Dergilerin hazırladıkları özel sayıların eleştirmenler, edebiyat tarihçileri için önem taşıdığını biliriz. Çünkü o sayılarda birçok kişi bir edebiyatçıyı farklı yaklaşımlarla değerlendirir.
HECE’nin özel sayısı: Hikâyenin Türkçe Sesi: Ömer Seyfettin*
Özel sayıyı hazırlayan Hülya Argunşah ve Ayşe Demir’in yazdıkları ‘Sunuş’tan bir bölüm:
“Ömer Seyfettin, uzun yıllar boyunca Türk okurunun erken yaşlardan itibaren tanıştığı, belki de okumayı öğrendikten sonra karşılaştığı ilk isimlerden biri oldu. Sağlam hikâyesi, anlaşılır dili ve çoğu idealize edilmiş kahraman kadrosuyla okunası bir yazar olarak ismi daima akıllarda taşındı. Ancak bu tanışıklık bazı olumsuzlukları da beraberinde getirdi. Bu olumsuzluklardan ilki, yazarın külliyatıyla ilgilidir. Ömer Seyfettin, en çok basılan ve en çok okunan yazarlardandır. Bu durum onun geniş kitleler tarafından tanınmasına yardımcı olurken diğer yandan en çok istismar edilen yazar haline getirmiştir. Bu yaklaşım, akademik bir endişeyle sağlam bir külliyat ortaya konulmuş olmasına rağmen değiştirilememiş ve yazarın sınırlı sayıdaki hikâye etrafında düşünülmesi anlayışı kırılamamıştır.
Oysa bugün 160 kadar hikâyesi tespit edilen ve yayımlanan yazarın, bütün külliyatı çapında değerlendirilmesi, hakkındaki kanaatleri de tartışılır hale getirebilecek durumdadır. Özellikle idealist kimliği ve bu paralelde yarattığı hikâye kişileri dolayısıyla rol modeller sunmak üzere okunan ve okutulan eserleri, bu zengin külliyatın küçük bir kısmını oluşturmaktadır. Tarihe, gündelik hayata, insanın yalnızlığına, yaşama sevincine, evrensel değerlere dair söyledikleri, ustaca kullandığı mizahı, teşhirci olmayan ancak huzursuzluk veren eleştirileri, aşina olmayan diğer hikâyeleridir.
Yazının devamını okumak için tıklayın