Babalar Günü bize edebiyat, sanat dünyasından birçok ismi ve eseri hatırlattı. Bu vesileyle dönüp onları yeniden ele almakta fayda var.
Orhan Pamuk’un, Nobel Edebiyat Ödülü aldığı törende yaptığı konuşmayı içeren kitabının başlığı ‘Babamın Bavulu’ydu.
◊ Heinrich Böll savaştan sonra yazdığı kitabın adını ‘Babasız Evler’ koymuştu.
◊ Bu konuda edebi belleğimizde canlanan ilk kitap İvan Sergeyeviç Turgenyev’in ‘Babalar ve Oğullar’dır. Kuşaklar arası kavganın tanınmış romanının kahramanı Arkadiy Petroviç yıllar sonra evine bambaşka biri olarak döner. Arkadaşı Bazarov onu etkilemiştir. Misafir olduğu evin toprak ağalığı düzenini eleştirir, aradaki uçurum büyür.
◊ Reşat Nuri Güntekin’in ‘Yaprak Dökümü’ de, değişimi temsil eden çocuklarıyla Ali Rıza Bey’in muhafazakâr ahlak anlayışının ekseninde bir ailenin parçalanmasını anlatır. Dizi olduğunda da çok beğenilmişti. Kuşaklar arası çatışmalar bugün de sürmekte, romanlara yansımaktadır.
Sevecen bir üslup
◊ Yusuf Atılgan, ‘Aylak Adam’da bir ikilemi sergilemektedir. Babasının imkânlarıyla yaşamakta ama bir yandan da onun yaptıklarını hafızasından atamamaktadır. Onun çocukluğunda bıraktığı iz silinmemektedir. Babası nasıl bir adamdır? Kaba, saldırgan, kadın düşkünü…
Yazının devamını okumak için tıklayın