Emre Toğrul – Başkalarını anlamak bilgeliktir, Kendini anlamak ise aydınlanmadır

‘’Başkalarını anlamak bilgeliktir, Kendini anlamak ise aydınlanmadır.’’

Lao Tse

Her yakınımı kaybettiğimde varoluşun anlamını tekrar sorgularım.

Başkalarını anlamaya vakfettiğimiz, kendimizi anlatmaya çırpındığımız,

Ama kendimizi bilmeye, bilsek aydınlanacağımıza hiç uyanamadığımız hayatımız,

Başka bir ömrün sonlanmasıyla sarsılıverir.

Tüm zorluğuna, yokluğuna ve imkansızlığına rağmen,

İnsanın ‘’kendisi’’ bilgisine olan açlığı, arayışı o denli değerlidir ki,

Her yeni varoluş ve yokoluş o açlığı depreştirir ve sorar.

Ben kimim, nereden geldim ve neden buradayım?

Giden niye gitti ve nereye gitti ve ne olarak gitti?

Bize bu soruyu, kendi kendimizi tanıyabilmenin anahtar sorusunu sorduran,

Belki de nadiren bu denli pür-ü pak, net bir dimağ ile sorduran o anın özelliği,

Sekiz ‘’iniş-çıkış’’ denen çalkantının dengeye oturması, aynılaşmasıdır.

Ben kimim ve niye buradayım?

Her yakınımı kaybettiğimde hissettiğim bu ruhsal tesviye dengesinde;

‘’Haz ve Acı,

Övgü ve Suçlama,

Ün ve Utanç,

Yitim ve Kazanç,

Tümüyle aynı oluverir.’’

Tanımadığı kendinden hoşlanma veya hoşlanmama duygularıyla tepki veren,

O koşullu zihin, bu sekiz tepkisel ‘’iniş-çıkış’’ egemenliği altındayken,

Her ölüm, kayıp, yada yokoluş kısa süreli bir aydınlanma yaratır.

Ölüm karşısındaki çaresizliği, kendini tanımaya ayna olarak tutan için,

Amaçta ve yönde değişken, algıda ve içgörüde duyarsız o ben için,

Kısa süreli de olsa zihin daha az tepkili, daha dingin ve pussuz olur.

Tüm deneyimleri, yaşanmış anları ve girdi çıktıları kucaklıyabilme,

Onların merkezinde kendini kısa sürede tefekkürde hissedebilme,

Herşeyin aynılığına vakıf olabilme, büyük bir aydınlanmadır.

Her yakınımı kaybettiğimde, işte bu tüneldeki ışığı görürüm dostlar,

Kendini bilmek ışığını…

●●●●○○○○●●●●

Hepimizin yaşamlarında, sormayı ve soruya tutulmayı aynı insanda gerçekleştiren,

Kendini bili( Gnothi seauton), yaşamın gizini, tüm bilmelerin özünü dürtükleyen,

Yaşamımızdaki çeşitliliği farklılığı değil ama bölünmeleri gidermeye çalışan,

Çok özel insanlar var, yakın ya da uzak.

Yaşamımız boyunca, bu insanların aklımızı kullanma cesareti vermesi,

Bize kendimizden başka gidebileceğimiz hiçbir yerin olmadığını göstermesi,

Ve tüm herşeyin altında yatan birliği ve dahi boşluğu göstermesi sayesindedir ki,

Bedbaht bedenlerimizin, bu görüler olmadan boş bir kutudan farksız olduğunu anlıyoruz.

O yüzden ‘’duyarak görerek’’ değil, bir anlamda ‘’olarak bilmeyi’’ sağlayan,

Çok farklı bir aydınlanma yaşarız dostlar, böyle bir kayıbın ardından.

Ana rahmine sığan, ama koca evrene sığamayan bizlere en güzel nasihattır ölüm.

Her insanda aslında insanın bütün hallerinin bulunduğunu,

Dolayısıyla insanın aslında ne olduğunu kavrayabilmesi için,

Sadece kendisini tanımasının kafi olduğunu gösteren bir nasihattır.

Bize bildiklerini ekip davranış biçen, ekilen davranışları alışkanlığa çevirdiğimiz,

Alışkanlıkların toplamı ıramıza kader dediğimiz yaşamımıza büyük etkisi olan,

Bir insanın ölümündeki aydınlanmada,

Arayanın sen olduğunu düşünürken, arananın sen olduğunu anlıyorsun.

Yani sorunun yanıttan daha önemli olduğu bir aydınlanma…

●●●●○○○○●●●●

Sevgili dostlarım, bu güzel Pazar günü iç karartan bir sunum yapmak değil,

Aksine, belki de aydınlanmanın temeline dem vurmak niyetindeyim.

Engeller, yaşamsal tehditler ve korkularla geçen son iki, hatta üç yılımızı,

İçeride ve dışarıda yaşadığımız farklı hayatları ve etkilerini düşünün,

Bu insanın içinde ve dışında yaşadığı hayatlar arasındaki ikilemden farksız.

Hepimiz uzak yakın, içli dışlı, farkında olduğumuz yada olmadığımız,

Bir çok yakınımızı, insanımızı, ruh ve düşünce dolu bedeni kaybettik.

Elemin ve derin hüznün ortasında hem kendimiz, hem de diğer yaşamlar için,

Alınacak o kadar çok ders var ki.

Bizim dışımızdaki yaşamı kutsal bilinç dışı olarak adlandırırsak,

Ki insan bilincinin hakim olamadığı en tözsel bilinç katmanıdır,

Orada kendimize yakın, bilinçdaş yada zihindaş olarak bulduğumuz birinin kaybı,

Kendi varlığımızda sahip olduğumuz herşeyi sorgulatıyor dostlar.

Eğer kaybettiğiniz yakınınız şahsında bu sorgulama,

Hakikate ve sevgiye uyumlu, bütünlüklü yaşam içinde bu kesinti hüznü,

Aynı anda kendilik halinize sevinme ve kendini gerçekleştirmiş olma hissi yaratıyorsa,

O kişi yaşamınıza dokunmuş demektir.

Yaşamımıza dokunan, kendimizi gerçekleştirme yolunda ayna olmuş herkes,

Belki de yaşamda yüklenen en önemli görevi yapmış olarak ayrılıyor.

O yüzden ‘’kendini bilme’’ en önemli aydınlanma,

Kendini bilme yolculuğunda bir insana ayna olup yansıtma, en önemli görev,

O aydınlık yüzünden temennimiz ‘’Işıklar İçinde Uyusunlar’’…