Kurak ailesi tarafından yönetilen Sarıbahçe, zulümün, haracın olağan görüldüğü bir yer. Başlarında Halil Kurak’ın (Ercan Kesal) bulunduğu bu aile, ürünlerin fiyatlandırılmasından nakliyesine Kurak Gıda, Tarım, Petrol gibi sayısız şirketiyle her alanın tek hakimi. Peki Halil’ın kurduğu bu derebeyliği bir gün kim devralacak? Her an patlamaya hazır, bir türlü büyüyememiş,“keş” olarak tanınan büyük oğlu Turgut (Çağlar Ertuğrul) mu? Her zaman dayısına biat eden içten pazarlıklı yeğeni Beton (Berkay Ateş) mu? Yoksa ailenin en iyi eğitimli ve akıllısı kızı Tansu (Merve Dizdar) mu?
Kurak’ların mücadelesi bir tek aile içinde değil. Yabancıların gelmesini hiç istemedikleri bölgelerinde kuşkusuz onların da anlaşması gereken başkaları var. Bugüne kadar kendi usüllerine göre iş yaptılar. Ancak dünya değişti. Bu ağalık düzeni ne şartlar altında devam edecek birlikte göreceğiz.
Atilla İlhan, ülkemizin ilk holding dizisi Kartallar Yüksek Uçar’da Karabulut Holding’in kuruluş hikayesini “Koskoca Karabulut Turizm’in menşei iki hurda kaptı kaçtı. Turgutlu’dan Salihli’ye Manisa’ya yolcu taşıyoruz” diye anlatır. 1984’ten bu yana ekranda birçok aile şirketini izledik. Ama çok azı taşı gediğine oturtabildi. Kurakların korkuya, baskıya, yalana dayalı usüllerinin halka halka yayılarak Sarıbahçe’yi kavurup kül etmesi hem çok etkili hem de çok tanıdık. Böylesine hoyrat kullanılmış bu bereketli topraklarda bir şeyler filizlenebilecek mi diye görmek için ise sabırsızlanıyorum.
Magarsus sekiz bölüm. İki bölümü birden 10 Ağustos’ta platforma yüklenen dizinin bundan sonra her hafta bir bölümü yayınlanacak. Dizinin yaratıcıları ve başrol oyuncuları O2’nin sorularını yanıtladılar.
“Succession’a benzetilmek hoşuma gider ama daha çok Karamazov Kardeşler’den etkilendik…”
YUNUS OZAN KORKUT – Yönetmen ve Senarist
Magarsus fikri nereden çıktı? Neden bu hikayeyi anlatmak istediniz?
Önce bir kabzımal hikayesi anlatmak istedim. En yakın arkadaşım Mustafa Yürüktümen ile ortaokul liseyi beraber okuduk. Birlikte tarım ekonomisini merkezine alan bir şey yapmak istedik. Çocukluğumuz Ceyhan’da geçti ve Ceyhan’da her şey tarımla ilgilidir. Başlarken en iyi bildiğimiz şeyi anlatmak istedik.
Magarsus’u nasıl tanımlardınız? Bir aile dizisi mi, suç draması mı?
Magarsus’u başta suç draması olarak yazdık ama sonra Tansu hayatımızda çok büyük yer kaplamaya başladı. Tansu’nun da gelmesiyle beraber bir karakter dramasına döndü. Bütün yatırımımız Tansu, Turgut ve Beton’un nasıl değişeceği ve dönüşeceği üzerine.
Hazır bahsetmişken. Tansu karakteriyle ilgili spoiler vermeden -ekranda belki de gördüğümüz ilk temsil olması açısından- bu denli cesur bir kararı nasıl aldınız?
Mustafa’yla konuşurken güçlü bir kadını nasıl yazarız diye çok uğraştık. Onu hiçbir şekilde erkeklerin dünyasına dahil etmek istemedik. O zaman da karşımıza yönelimleri ile beraber Tansu çıktı. Normalde kadın karakterler hep erkeklerle ilgili konuşurlar, bizde Tansu hiç böyle konuşmuyor. Hep kendi dünyası içerisinde. Biraz buna özen gösterdik. Bir yandan da kardeş çatışmasını artırmak istedik.
Magarsus neden antik kentin adını taşıyor?
Bu aslında bir tragedya. Çukurova’da neler var diye düşündük. Anavarza’ya, Yaşar Kemal efsanelerine baktık sonra çok daha yeni olarak su yüzüne çıkan Magarsus geldi. Dizinin hikayesine benzeyen bir hikayesi var. İki akraba olan komutan şehri kuruyor. Bir liman kenti. Sonra birbirlerini öldürüyorlar, düşman oluyorlar. Bizim hikayemiz bununla çok örtüşüyordu. Buradan yola çıkarak adını Magarsus koyduk ve bölgenin ismini de Magarsus yaptık. Hem kendi bölgemize hem de antik bir döneme hitap etmesini istedik.
Kurak Şirketler Topluluğu’nun adı kuşkusuz tesadüf değil. Biraz açıklayabilir misiniz? Bu servetin kaynağını öğrenecek miyiz?
Biz Adana’da fakir çocuklar olarak büyüdük. Benim babam lastik tamircisiydi. Oraya gelen çiftçileri görürdüm. Mustafa’nın da babası toptancılık yapıyordu. Bazı ağalar vardı, çiftçileri tekellerine alan. Tıpkı Halil’in yaptığı gibi; bir benzinlik kurup, bir zirai ilaç dükkanı açıp, bir pazar yeri satın alan. Tüm paranın kendine gelmesini sağlayan. Halil, bir m2 toprağı olmayan bir adam.
80’lerin sonunda Adana’da tarım ekonomisi değişti pamuktan narenciyeye kaydı. Halil de bu dönemde pozisyon alıp narenciyenin satışını yapmaya başladı. Çiftçinin en büyük problemi ürettiği şeyin ne kadar satacağını bilmiyor. Burada bir fiyat koyucunun olması, mafyalaşmak Halil’in zenginleşmesine sebep oluyor. Halil burada bir açık gördü ve bunun üzerine gitti. Paradan para kazanmak üzerine kurulu bir düzeni var.