Şair Neslihan Altun, son eseri ‘Anmadan Olmaz Düğün Çiçeklerini’ ile edebiyat dünyasında dikkatleri üzerine topluyor.
Şair, bu kitabında yaklaşık 20 yıllık şiir geçmişini bir araya getirerek, Karadeniz’den Ankara’ya uzanan, gençlik yıllarından olgunluk döneminize kadar süren bir şiirsel yolculuğa çıkıyor. ‘Anmadan Olmaz Düğün Çiçeklerini’ , tereddüt ile kararlılığın, mantık ile karmaşanın iç içe geçtiği bir diyalog sunarken, aynı zamanda Ankara şiir geleneğini modern bir dille harmanlıyor.
Altun’un şiirleri, okuyucuyu hem kişisel hem de toplumsal bir varlık olarak sorgulamaya davet ediyor. “Okumayı söken babaların, son arkadaşların, eşyadan heyecan kapanların” izlediği bu imge ve dil yolculuğu, şiirin hem bireysel hem de toplumsal yönlerine ışık tutuyor. Kitap, hem geleneksel hem de modern şiir anlayışlarını ustaca birleştiriyor.
Bu yılki Seyhan Erözçelik İlk Kitap Şiir Ödülü kapsamında, Neslihan Altun’un kitabı, ödüle layık görülen eserler arasında yer aldı. Ödül, şairin şiirsel dilindeki derinlik ve çağdaş Türk şiirine kattığı yenilikçi bakış açısıyla dikkat çekiyor.
Ailesi tarafından kurulan Sair Sabri Önenoğlu Destek Ödülü ise ‘Anmadan Olmaz Düğün Çiçeklerini’ adlı esere verildi.
Neslihan Altun ‘nun sevilen bir şiiri
denize adam düştü yahut neyse
adam vurdum, katilim belki de,
tek beyaz gömleğimi bir kavgada yitirdim,
beni dövdüler leyla!
dönemiyorum eve.
ceket yakalarımdan söktüm de verdim,
öptüm tırnakladım da bu gülü öyle verdim.
memur oldum ben leyla, “anne” dedim küflendim,
duvar baktım küflendim,
ya buraya bir şerh ver ya mendil tut ağlarım.
ben belki kahrolurum
beni belki bir radyoda çalarlar.
bunların tek karşılığı yalnız senmişsin gibi
olur olmaz zamanlarda ismini söylüyorum.
hazır olmaya mecburuz, insanlar gidebilir.
terzi amcalar, aşık abiler, kimya öğretmenleri
toparlanır giderler, olabilir bu.
gök kapanır, sağanakta kalırız,
bu bizim son acelemizmiş farz et.
ben bir anne bulayım, semaver al yanına,
annem beşe geçen çocuklara hayret ediyor leyla,
annem beşi beş geçiyorken bir kalemden dönüyor.
ilacını unutma.
sabra bile alışmıştım insanlar arasında.
küfre de külfete de katlanılırdı leyla.
işte ve telaşta bir, kolaylıkla çözülen ve külliyen ezberden; ağaç nasıl ağaçsa,
ben tüm bir ankara’yı tek nefeste yürüdüm.
babam okuma söktü,
su tuttum ellerime, bahardı da, serindi ve
geçmedi.
kirpik diplerimizden artıp da geldim,
daha fazla beklenemez yerlerden geldim.
ben seninle,
salyangozlardan söz açtım, düşün bir, leyla.
kürd ahmet’ten rediften…
söylenecek ne vardıysa
ben bunlardan bütünüyle söz açtım.
hepsinin tek bir adı olabilirmiş gibi,
yer yatağı huzuruyla gülümsüyorum.