O, büyük usta Zülfü Livaneli… Şarkıları, filmleri ve kitaplarıyla milyonlarca insanın hayatında önemli yer tutan biri. Hep daha iyi bir dünya ve Türkiye hayalini savunan, demokrasi ve insan haklarından yana tavır alan, ezilenlerin yanında olan bir aydın. Yıllarca şarkılarını dinledik, filmlerini izledik, 34 dile çevrilen romanlarını okuduk, heyecanlandık. Büyük usta, bugünle ve geçmişle hesaplaşan, dünün yardımıyla bugünü anlatan bir kitap yayımladı. Zafer Köse sordu, o yanıtladı ve ortaya bir nehir söyleşi çıktı: ‘Livaneli’nin Penceresinden’. Bugünün Türkiye’sinden anlattıkları hepimize iyi gelecek. Okuyun, pişman olmazsınız.
İstanbul ve Bodrum’da iki müthiş konser verdiniz. Muazzam ilgi vardı. Size her zaman ilgi var ama bu son zamanlardaki coşkuyu nasıl değerlendiriyorsunuz?
– ‘Sevdalım Hayat Filarmonik Konserleri’, 20 yerde daha sürdürülecek. Edebiyat, müzik ve görsellik sahnede bir araya geldi. Bu coşku beni de mutlu ediyor ama sanırım bunun nedenleri üzerinde konuşmak bana düşmez. Sadece şunu söylemekle yetineyim: Türkiye, uzun süreden beri ilk defa nefes almaya başladı. Adeta unutulan bir yaşama sevinci, yeniden birbirine kenetlenme ihtiyacı… En azından benim gözlemlediğim ve hissettiğim bu.
1. Röportajın devamını okumak için tıklayın
Zülfü Livaneli: Dev dalgalar durulur, fırtınalar diner ve gemi yoluna devam eder – Ayşe Arman
PAZAR günü başlayan büyük usta Zülfü Livaneli röportajı bugün de devam ediyor. Biliyorsunuz, Zafer Köse sordu, Livaneli yanıtladı ve ortaya ‘Livaneli’nin Penceresinden’ isimli bir kitap çıktı. Ben de bu münasebetle röportaj yaptım. Ama insanın karşısında Zülfü Livaneli olunca sordukça soruyor, söyleşinin devamı bugüne kaldı. Yarın yeni konuklarla buluşmak üzere…
Siz hep tarihi referans alıyorsunuz. Yaptığınız analizlerin bir ayağı hep tarihte. Ben de soruyorum: Tarihi yorumlamak neden önemli? Sizin bunun için önerdiğiniz yöntem nedir?
Tarihi referans almak, entelektüel savrulmaları önler. Son dönem Türkiye’sinde olduğu gibi geçmişi unutup yalnızca bugünün içi boşaltılmış kavramlarıyla düşünen aydınların durumuna düşmezsiniz! Önerdiğim yönteme gelince, yine kitapta uzun uzun tartıştığımız konulardan biri bu. Ben tarihi yorumlamada Gadamer’in “yorum bilgisi yöntemi”ni öneriyorum. Çok kabaca özetleyeyim: Tarihte herhangi bir olayı o günün koşullarıyla, zihniyet dünyasıyla yorumlamak, ilk kaynağa gitmek, bu bilgiyi sürekli göz önünde tutmak çok önemli. Tarih, bugünün bilgisi ve zihniyetiyle yorumlanmaz. Mesela Osmanlı’da “kardeş katli”ni bugünün bilgisi ve değer yargılarıyla yorumlarsanız, Kara Murat’ı canlandıran aktöre kol saati taktıran yönetmenden farkınız kalmaz!
2. Röportajın devamını okumak için tıklayın