Adalet Ağaoğlu vefat etti

Türkiye’nin önde gelen edebiyatçılarından Adalet Ağaoğlu vefat etti.

91 yaşındaki Ağaoğlu, geçtiğimiz ay verdiği röportajda “Bu kadar uzun yaşamak istemezdim” diyerek, hem 64 yıllık eşi öldüğünde yarım kaldığını hem de ‘dünyanın bu halini’ görmekten memnun olmadığını söylemişti.

ADALET AĞAOĞLU KİMDİR?

Yazar 23 Ekim 1929, Nallıhan / Ankara doğumlu. Evlenmeden önce Adalet Sümer, evlendikten sonra da bir süre Adalet Sümer Ağaoğlu adlarıyla yazdı. Ayrıca Parker Quinck, Remüs Telada adlarını kullandı. Yazar ve tiyatrocu Güner Sümer’in ablasıdır. İlkokulu Nallıhan’da okudu. Nallıhan’da ortaokul olmadığından, öğrenimini sürdürebilmesi için ailesi 1938’de Ankara’ya göç etti. Ankara Kız Lisesini (1946), Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi Fransız Dili ve Edebiyatı Bölümünü (1950) bitirdi. 1951’de Ankara Radyosu‘na girdi; bir süre dramaturg olarak çalıştı, daha sonra Radyo Tiyatrosu Müdürü oldu. TRT‘nin kurulmasından sonra bu kurumda program uzmanı olarak çalıştı ve bir süre daire başkanlığı yaptı, 1971’de TRT’den ayrıldı. Ayrıca, Ankara Meydan Sahnesinin kurucuları arasında yer aldı, burada da dramaturg ve çevirmen olarak çalıştı (Mart 1961-Haziran 1966). Fransa, ABD, İtalya, Almanya, İsviçre, Norveç, Japonya, Taiwan, Avusturya, Çekoslovakya gibi pek çok ülkeye turistik ve sanatsal geziler yaptı. Eserleri Almanca, Slovakça, İngilizce, Hollandaca ve Bulgarcaya çevrildi. Uzun yıllar Ankara’da yaşadıktan sonra, 1980’li yılların başlarında İstanbul’a yerleşti. 1996 yılında, parkta otururken bir arabanın gelip kendisine çarpmasıyla ağır biçimde yaralandı, Türkiye’de ve Türkiye dışında uzun bir tedavi dönemi geçirdikten sonra sağlığına kavuşabildi.

Adalet Ağaoğlu yazarlığa tiyatro eleştirileri ve şiirler yazarak başladı. 1946-47 yıllarında Ulus gazetesinde tiyatro eleştirileri yazdı. İlk şiiri (Gölgeler), Ekim 1948 tarihli Kaynak dergisinde yayımlandı. Daha sonra oyun yazarlığına yöneldi. Sevim Uzgören’le birlikte yazdıkları Bir Piyes Yazalım adlı oyun 1953’te Ankara’da sahnelendi. Yaşadığı çevreden edindiği gözlemler üzerine kurduğu Evcilik Oyunu 1963-64 sezonunda yine Ankara’da sahnelendi. Evcilik Oyunu (1964) yazarın kadın-erkek ilişkisine geniş açıdan baktığı ilk oyunlarındandır. Bu oyununda yaşamdaki olumsuzlukların anlatımını cinsellik ve kadın-erkek ilişkisi temelinde ele alırken aynı zamanda yaşamın bütün alanlarına da göndermeler yapar. Adalet Ağaoğlu’nun oyunlarında, toplumun sorunlarına, güncel gelişmelere duyarlı bir yazarın yaklaşımı gözlenmektedir. Özellikle psikolojik baskı ve toplumsal kurumların baskısı altında kalan insanların yaşadıkları aldatıcı değerlere boyun eğmek zorunda kalışlarını aile-birey ilişkisi içinde yalın bir dille ortaya koyar. Korku, ölüm, barış, kadın-erkek ilişkisi, özveri, aşk, yaşlılık, gençlik, başkaldırı, özgürlük vb evrensel temalar, yazarın güncel kaygılarıyla, dünyaya bakışıyla, toplumsal gelişmelerle iç içe ele alınır.

Tombala adlı oyunu, bir çiftin yaşlılık dönemlerini düşünsel birikimden uzak, bir tombala oyunu çevresinde yalnızca küçük zekâ oyunlarıyla sınırlayan toplumsal yaşama yöneltilmiş bir eleştiridir. Bu oyun, önce Türk Dili dergisinin Haziran 1967 sayısında yayımlandı ve 1969 yılında sahnelendi. Çatıdaki Çatlak, orta sınıfın alışkanlıklarını, değer yargılarını ekonomik ve toplumsal gelişmeler karşısında giderek yitiren, ancak bunun farkında olmayan ya da farkına vardıklarında geçmişi ve bugünüyle hesaplaşmaktan korkan insanları anlatır. Kahramanların kendilerini farklı göstermek adına bu gerçeklerden kaçma isteği, sonunda bütün yaşamlarına egemen olur. Sınırlarda oyunu Çatıdaki Çatlak ile birlikte 1969’da basıldı. Bu oyun, her biri kendi içinde bütünlüğe sahip üç perdeden oluşmaktadır. Ancak barış temasının temel düşünce olduğu perdeler arasında zaman-olay-kişi-konu ilişkilerine dayalı bağlantılar vardır. Barış temasına düşle-gerçek, istenenle-ele geçen ikilemleriyle bakan oyun, birbirlerine bir türlü ulaşamayan insanları anlatır.

Üç Oyun (1973) adıyla basılan kitabının ilk oyunu Bir Kahramanın Ölümü adını taşımaktadır. Yazar bu oyununda toplumsal olayların kahraman yaptığı bir kişinin insan yanını ortaya koymaya çalışır. İki erkek oyun kişisinin konuşmalarına dayalı Bir Kahramanın Ölümü bir iç hesaplaşmayı anlatır. Aslında her iki karakter de aynı kişiyi anlatır ve insanın toplumsal bir varlık oluşuyla yalnız kalışı arasındaki çelişkileri gösterir. Bu kitapta yer alan Çıkış adlı ikinci oyunda ise yazar, düşsel bir odada baba-kız ilişkisinden yola çıkarak, ev-dış dünya ikilemini simgesel ve soyut bir düzlemde ele almaktadır. Ev güvenli bir yaşam sağlasa da bir çeşit tutsaklık yaşatır. Dışarısı ise karanlık ve fırtınalı olsa da özgürlüğü sunar. Kitabın üçüncü oyunu Kozalar, Ağaoğlu’nun ev kadınlarının yaşamına çok yönlü baktığı bir kısa oyunudur. Yazar bu oyununda, bilinç düzeyleri düşük toplumsal ve cinsel baskıların dillerine vurduğu üç ev kadınının konuşmalarında, gündelik yaşamı, ekonomik ve toplumsal bağlamları içinde ele alır. Bilinç eksikliği, bu üç oyun kahramanının toplumsal ilişkilerinde güvensizlik, korku ve paniğe sürüklenmeleri sonucunu getirir.

Kendini Yazan Şarkı adlı oyunu 1976’da İstanbul Şehir Tiyatrolarında oynandı ve 1977’de Evcilik Oyunu ile birlikte basılır. Oyunda yeni bir dünya kurma ülküsü içindeki gençlerin düşünceleriyle gerçekler arasındaki ayrım, yaşam-ölüm çizgisinde yaşadıkları korku, özlem, sevgi, dayanışma ve geleceğe umutla bakışları anlatılmaktadır. Bu oyun, yazarın, ülke gençliğine aydın kaygısı içinde yaklaşımını sergileyen bir eserdir… Adalet Ağaoğlu ayrıca radyo oyunları da yazdı; bunlardan biri olan Yaşamak Fransız ve Alman radyolarında da (1955-56) seslendirildi.

Yazının devamını okumak için tıklayın