Orhan Kemal’le yüz yüze karşılaşıp görüşme şansım olmadı.
1970 Temmuzu’nda Sofya’da tedavi gördüğü hastanede yaşama veda ettiğinde ben sanırım Ankara’daydım.
1960-70 yılları arasında İstanbul’a genellikle tatillerde geldiğim için o süreçlerde de hiç karşılaşmadık.
Sadece bir kez sanki uzaktan fötr şapkası ve pardösüsüyle görmüş olduğumu anımsar gibiyim…
Oysa aynı kuşağın bir başka büyük yazarı Yaşar Kemal’le bir dönem kardeş- ağabey yakınlığındaydık.
Kemal Tahir’i de Asya Tipi Üretim Tarzı konferansları sırasında bir kez Ankara’da görüp dinlemişliğim var.
Orhan Kemal’le karşılaşmışlığımız, kişisel tanışıklığımız olmadıysa da, yukarıda saydıklarım da içinde olmak üzere yapıtlarıyla kuşağının bütün yazarlarından daha önce tanıdığım ve en çok etkilendiğim yazar olmuştur.
Baba Evi, Arkadaş Islıkları adlı küçük oylumlu romanlarını okuduğumda, sanırım lise öğrencisi bile değildim.
Az daha sonra okuduğum büyük oylumlu romanı Bereketli TopraklarÜzerinde’nin üzerimde bıraktığı etki ise, aynı yıllarda okuduğum KuyucaklıYusuf’un, Steinbeck’in Gazap Üzümleri’nin, Bitmeyen Kavgası’nın etkisinden daha az değildir.
Şimdiyse Çukurova Belediyesi’nin bu yıl üçüncüsünü düzenlediği Orhan Kemal Edebiyat Festivali’nin konuğu olarak Adana’dayım.
Üstelik bu yılki festivalin onur konuğu olmanın büyük onuruyla.
Yazının devamını okumak için tıklayın