Ben ‘sıra dışı’ bir insan değilim üstad. Kiralık bir silâhşorum, bir fedai. Az buçuk adi, gerektiğinden fazla kibar; farklı stilde bir body guard.
Şu gördüğün milattan önceki halim: Cin Ferhad. Hoş, ona da ben kefilim. Müsterih ol, leb demeden lebbeyk’i kavrar.
Gorilleri bilirim. Uysaldırlar. İnsanoğlunun yanında Omo ile yıkanmış gibi masum kalırlar. Darwin evrim konusunda ne kadar haklı ise, ben de o kadar eminim
ki, bencileyin birinin ilk atası Tarih’in rahminden potansiyel suçlu olarak doğar. Hayata burnunun ucuna konmuş bir at sineğinin arkasından bakar. Herkesin ayağına basar.
Al Capone’u sırf bu yüzden severim. Soluk yüzlülerin Manitu’sudur o.
Yoo, bir gangster değilim. Carlos’vari bir halk kahramanı da değilim. Çünkü ne dişe dokunur bir banka soygunu vardır mühimme defterimde, ne kayda değer siyasî vukuat.
Beni iki şey çarpar. Biri haşhaş, öbürü kanlı bayrağa sarılı Kur’an-ı Kerim. Bu bakımdan kendimi Hasan bin Sabbah’ın çağdaş bir müridi farz ederim.
Daha önce söylemiştim üstad. Ben ‘sıra dışı’ bir insan değilim. Tam tersi, basit bir katilim.
İşsizim. Muhabbet tellâllığı dışında, cinayet ya da intihar dahil, her türlü göreve talibim.
“Ah Barbar Kalbim” |Hayal Ülkesinin Keşfi, 1995