Alışılmadık bir Pazar gününe uyanmış İstanbul. Güneş, Kasımın somurtkanlığından kaçıp gelmiş, tünemiş gökyüzüne. Sokakların halet-i ruhiyesi bir garip, maraton sebebiyle yollar arabalara kapalı. Caddelerin asıl sakinleri insanlar kah özgürlükten sarhoş olmuş kah sersemlemiş biçimde, yürüyor da yürüyor. Ben de peşlerinden, Beyoğlu’na çıkıyorum güç bela. Bir kuş olsa tutup omuzlarımdan uçursa beni de, girmesem şu İstiklal’e diye hayıflanıyorum. İstiklal önümde uzanıyor tüm keşmekeşiyle. Nafile. Yürümeye devam ediyorum. Peşimde kapanan onca dükkanın hayaleti sürükleniyor, sesleri boğazlarına düğümlenmiş, onların yerine çıplak ayaklı Suriyeli bir çocuk öttürüyor melodikasını. Pek bir üzgün Beyoğlu.
Tabanlarıma sokakların yoksulluk külleri yapışmış, Beyoğlu Pasajı’nın önünde duruyorum. Kepenkler ölüm uykusunda yan yana sıralanmış, kafamı çevirip alt kata doğru ilerliyorum. Beyoğlu Sineması’na sığınıyorum şehrin dertlerinin sağanağında. Sabah saatlerinden olacak, sinemanın müdavimleri dışında in cin top oynuyor.
Neredeler acaba? Sinemanın yer göstericisini kime sormalı ki? En sonunda mısır tezgahının arkasında buluyorum onları. Ali Erkan, Murat ve Hayri Abi.. Kırık dökük, utangaç bir selam veriyorum. Ali Abi hemen tanıyor beni. Unuttuğum cüzdanlardan, kaybettiğim biletlerden… Önde oturmak için filmin başlamasını bekleyen miyoplu kızım ben. Anlat diyorum Ali Abi’ye. Nasıl başladı her şey? Gözlerini deviriyor babacan bir tavırla, belli ki işi var, nereden çıktım ki ben. Film afişi istediğim zamanlardaki gibi kışkışlıyor beni, festival bitsin öyle anlatırım diyor. Israr ediyorum. Anlat diyorum Ali Abi’ye, bu sefer titriyor sesim. Nasıl başladı her şey? Dayanamıyor, salon kapısının yanındaki küçük masaya yerleşiyoruz.
Gözlerimi soruyor önce, düzelmeyecek mi bunlar? Çizdirsem ya keşke. Olmuyor Ali Abi, düzelmiyor onlar. Sen beni boşver, anlat diyorum.
Seksen sekizde açmış gözlerini dünyaya Beyoğlu Sineması. Ali Abi ise doksan dörtte atmış adımını buraya. Bana iki salonun girişinde konuşlanmış “iki dinozoru”, 35mm projektörleri gösteriyor. Yirmi iki senedir burada Ali Abi, ama sinemayla münasebeti altmış dokuzda başlamış, bunu söylerken sevgilisinden bahseden delikanlılar gibi kızarıyor adeta. Hayri ve Murat Abi giriyor araya.
Devamı için >>
http://