Sessiz insanlardı.
Dört çocuk, anne ve baba.
Doğudan kalkıp gelmişlerdi.
Sonradan duydum.
Kan davasından kaçmışlardı.
Hangi şehir? Hiç öğrenemedim.
Baba, hani ”kapı gibi adam” derler ya
işte öyleydi.
Uzun boylu, geniş omuzlu, heybetli biriydi.
Bir sabah çarşının orta yerinde vurdular.
15 gramlık bir mermi koskoca adamı kütük gibi devirmişti
Okula giderken kalabalığın arasından gördüm.
Arnavut kaldırımına boylu boyunca uzanmıştı.
Sanki gülümser gibiydi.
Sanki her şey bitmiş, rahatlamış gibiydi.
Yoksa bana mı öyle gelmişti?