Sevinçlerin olduğu kadar acıların da içtenlikle paylaşıldığı, dardaki komşuya yardım ellerinin uzatıldığı, evin en küçüğüyle ”müsaitseniz annemgil oturmaya gelecek” diye haber gönderildiği, bakkaldan alınan ekmeğin veresiye defterine yazdırıldığı, manavın, kasabın mahalleliye ismiyle ve güleryüzle hitap ettiği, hasta komşuya bir tas çorba gönderildiği, çocukların sokaklarda özgürce ve neşeyle koşuşturduğu, bayramlarda, seyranlarda, özel günlerde komşulara tatlılar, yemekler gönderildiği, yaz geceleri kapı önlerinde oturup sohbet edildiği, toprak damlarda cibinliğin içinden yıldızları sayarak terli uykular uyunduğu…Böyle mahallelerin ve bu mahallelerden oluşan bir kentin (Adana) olduğunu öteden beri duyuyordum.Efsane mi yoksa gerçek miydi?Uzun zamandır bu yitik kentin peşindeydim.Ve dün Kayalıbağ’da ilk kez girdiğim bir çıkmaz sokakta bu kentin izine rastladım. Beni oldukça heyecanlandıran bu fotoğrafı paylaşmak istedim.