Çukurova görseliyle bizi narenciye bahçelerine, lagünlere, limanlara götürse de ‘Magarsus’ta aslında herhangi bir sektöre uyarlanabilecek bir Türkiye hikayesi izliyoruz. Öyle bir Türkiye ki, sadece parası olanın para kazanabildiği bir ülke. Tanıdık geldi mi?
Yaz dönemi televizyon ekranının hali malumunuz. Yaz dizileri yok. ‘Aşk-ı Memnu’yu akşam saatlerinde yayınlama fikri tutmadı. Yerli sinema filmleri alması gereken reytingi (1-2 arası) alıyor. 2000’lerin başından sonra hafızamızdan silmek istediğimiz ekran yüzleri yarışma programlarıyla hortladı. Haber kanalları aynen devam, ülke siyasetinin girdabında mücadele ediyorlar. Elbette bazıları hiç mücadeleye gerek duymuyor, onlar için her şey çok güzel. MasterChef henüz elemeleri yayınladığı için çok ilgi görmüyor. Tüm bunlar yayınlanırken ekran karşısındaki izleyici sayısı o kadar düştü ki toplam televizyon izleme, havalar ısındıkça iyice azaldı. Yaz dizilerinin olduğu dönemlerde de televizyon izlemeye ara veren biri olarak bu sezon ekranda dizi olmamasından izleyici olarak etkilenmiyorum. Ama televizyon ekranına ara vermem diğer ekranlarda kaçırdığım ve merak ettiğim içerikleri izleyebilmem için fırsat sağlıyor. Yayınlanalı epey oldu ama -neredeyse ikinci sezonu gelmek üzere- ‘Magarsus’ dizisi de merak ettiklerimden biriydi. Üstelik ‘Magarsus’u izlemeye başlarken Onur Ayı’nda karşıma bir LGBTİ temsili çıkacağını bilmiyordum.
‘Magarsus’, Adana’da geçiyor, adını da bölgedeki antik kentten alıyor. İlk sezonu 8 bölüm yayınlanan dizide tarımla uğraşan herkesin hikayesi var; çiftçiden tüccara, topraksız ağadan uluslararası yatırımcıya kadar toprakla uğraşan herkes ve daha fazlası var. ‘Magarsus’, başka bir açıdan da aile olamayanların hikayesini anlatıyor. Çukurova görseliyle bizi narenciye bahçelerine, lagünlere, limanlara götürse de ‘Magarsus’ta aslında herhangi bir sektöre uyarlanabilecek bir Türkiye hikayesi izliyoruz. Öyle bir Türkiye ki, sadece parası olanın para kazanabildiği bir ülke. Tanıdık geldi mi?
Ercan Kesal’ın canlandırdığı Halil Kurak, çocuklarına babalıktan ziyade patronluk yapan bir iş insanı. Çiftçi gibi, tüccar gibi, siyasetçi gibi, bazen baba gibi gözüküyor ama esasen topraksız bir ağa Halil Kurak. Toprağı yok ama parası var. Toprağı olana zirai ilacı, mazotu ve ihtiyacı olana parayı satarak para kazanıyor. Çocukları Tansu, Turgut, Fatoş ve yeğeni Beton ile işlerini yürütüyor. “Kurak Tarım” bütün kapıları öyle bir tutmuş ki, Sarıbahçe’de onlardan habersiz kuş uçmuyor. Bazı kuşlar Sarıbahçe’ye uyuşturucu getiriyor, onun icabına da Kurak ailesi bakıyor, ya kullanarak ya yok ederek.
https://www.gazeteduvar.com.tr/magarsus-bir-turkiye-hikayesi-makale-1702193