Balo Sokağı – Ahmet Merey

Aşağıdaki tahrir sadece BALO SOKAK’ da icra-yı faaliyette bulunan şahısları tasvir etmektedir. Hâkk-ı müktesebi Şahsı-ı Âli’me aidiyetle, iktisabı memnudur. Bu namemi Ahara tamim etmeniz halinde, işbu fiilden mütevellid şahsıma isabet edebilecek her türlü kaza ve beladan dolayı ahirette iki elim yakanızda olur.

 

Balo Sokağımıza Belediye geldi ve gıcır gıcır parke taşları döşedi. Eh, Sokak sakinleri de boş duracak değiller ya; herkes kendine bir çeki düzen verdi.

Önümüzde duran travestiler parfüm sürmeye başladılar. Ayrıca ödemeleri kredi kartından otomatik ödemeyle almaya başladılar. Bir de Frequent Customer indirimi uygulamasına geçtikleri için fiyatlara zam yapıp yapmadıklarını bilemiyorum. Travestiler her gece bizim kapımıza işeyen sarhoşları “çalışma mekânımızı kirletip müşterileri kaçırıyorsunuz” diye dövmekten vazgeçtiler. Aklınızda olsun, travestilere dalaşmayın. İnsanı fena dövüyorlar. Bu arada Pezolar kravat takmaya başladılar. Eğri büğrü tezgâhında yırtık çorap satan arkadaş yok oldu. Belki de F…çiydi; bilemiyorum. Türk Telekom’a ait WC olarak çalışan sabit telefon kulübeleri kaldırıldı. Yerlerine seyyar çaycı geldi. Akşamları tezgâhını kuruyor ve gelip geçene demli çay satıyor. Karşımızdaki harabe binanın içinde yüzyıllardan beri asılı duran pis elbiseler kaldırıldı, çamaşır ipleri söküldü. Onları görmeye çok alışmıştım, eksikliklerini bayağı duyuyorum. Köftecinin ızgara kokusundaki kuyruk yağı kokusu gitti. Ama yerine ne geldi ben anlayamadım. Gelip bu konudaki fikrinizi beyan derseniz sevinirim valla. Yarı kırık seyyar arabasında TL 1,50 ye Nohut Pilav satan arkadaş gelmez oldu. Biz de esnaf lokantasındaki TL 7.50 lik nohut pilava terfi ettik. Yol yapılınca otopark %50 küçüldü; yani otopark fiyatları %50 arttı. Üç saati TL 20.00 den TL 30.00 a çıktı. Ama otoparkçılar da ayda bir yerine ayda iki kere sakal tıraşı olmaya başladılar. Hatta İpek’ten “Carrot Cake” yapıp getirmesini istediler. Elli metre çapındaki bir daire içinde bulunan beş adet erkek berberi kurutmak için havluları sokağa asmaz oldular. Ayrıca AIDS olmadan tıraş etmeyi garanti edip, saç kesmeyi TL 5.00 den TL 7.00 ye yükselttiler. Tarifelerinin fotoğrafını çekip benim berbere götürdüm. Kızcağız beni kaybetmesin diye fiyatını TL 350.00 den TL 300.00 e düşürdü (Siz anladınız onu, benim “kuaförüm” BAYAN). Bakkalda çalışan kızların sayısı bir taneden üçe çıktı ve kısa kollu T-Shirt ile yamalı blucin giyip, makyaj yapmaya başladılar. Bakkal ayrıca kapısının önündeki pis buzdolabının yanına gıcır bir Coca-Cola buzdolabı koydu. Ve Light/Zero Cola da satmaya başladı. TL 1.10 a simit satan iki adet simitçi fırınımız simitleri daha gevrek pişirip, kullandıkları susam kalitesini de arttırdılar. Artık Nişantaşı’ndan TL 1.40 ye simit almamıza gerek kalmadı. Saksı içinde bitki satan arkadaş iki bitki alana bir adet sulama kovası hediye etmeye başladı. Köpekleriyle dolaşıp sırtlarındaki halıları satan arkadaşlar artık İran Halısı da getirmeye başladılar. Üstelik o halıları yere yayıp üstüne oturmuyorlar. Yere tükürmek adam başına günde on beş seferden günde on sefere indi. Ama yere sümkürme oranı aynı kaldı.

Sokağa bir parfümeri dükkânı açıldı. Parfümerici kapı ağzında oturup tesbihini sallayıp, sigarasını tüttürüp, bıyıklarını burarak gelen her müşteriye “hoş geldin” bile demeye başladı. Her ne kadar çakma kozmetik malzemesi satsa da tezgâhtarları Rus Kızlar (ama maalesef güzel değiller). Onun yanına yine bilumum çakma cep telefon aksesuarı satan bir mağaza açıldı. Adam TURKCELL, AVEA, VODAFONE, AT&T, VERIZON, SPRINT, D-MOBILE, SWISSCELL, JAPON, ÇİN, PATAGONYA, TAHITI vs. bilumum cep telefon şirketlerinin de aynı anda bayisi olduğunu belirten özel dizayn edilmiş pankartlar astı. Bir adet Giyim Mağazası açıldı. Malların kalitesi gayetle iyi. Ama dilencilerin dışında henüz içeri giren olmadı. Kuruyemişçi Mango Kurusu satmaya başladı. Sokakta karşılıklı yedi adet Türk Popu Barı var. İçlerinde de birer adet Gitarcı-Şantör. Gitarı tıngırdatıp şiir okur gibi bir şeyler söylüyorlar. Bu barların önünden geçerken çığırtkanlar artık insanı kündeye getirip içeri atmıyorlar. Sadece kolunuzdan çekiyorlar. QUBA Bar galiba çakma F….ciydi. Kapandı gibi gözüküyor. Yılların Jolly Joker’i kapısını tamir etti. Sokağımızın şu anda en popüler mekânı James Joyce Irish Pub. İstanbul’a gelen her İrlandalı turist soluğu burada alıyor. İrlanda’ya İrlanda Birası diye satılan EFES PİLSEN’in ihraç fazlası buz gibi biralarını keyifle içiyorlar. İçerde de Turkish-Irish müzik çalıyor. Malum biz tüm dünyanın olduğu gibi İrlandalıların da atalarıyız. Yan sokaklar bütün bu asrileşmelerden paylarını maalesef daha alamamış durumdalar. Nevizade hala aynı. Garsonlar elinde manav filesi olmadan yürüyen herkesi müşteri bellemeye devam ediyorlar. Balık pazarı aynı. Yeşilçam’a doğru giden Bayram sokakta aynı dümenler devamda. Bu dümenlerin ne olduğunu merak ediyorsanız bir gün buyurun sizi gezdirelim. Mekânların adları hep Avrupacaya döndü. Medusa Club, Air Cafe Bar, Araf X’s Bar, Odda, Balans’ Brau, Shamrock, Jakaranda Boutique Hotel, Machine Club, The Beyoğlu House, Hotel Liferoom, Cafe Splendor, Shaker.

Bunların içinde manasını kavrayabildiğim tek mekân Halk Bankası Beyoğlu Şubesi.

Asrileşmiş sokağımıza bekleriz efendim……