Artık kendiyle özdeşleşmiş gibi olan Moliere’in ‘Kibarlık Budalası’nı, geçen hafta 653’üncü kez canlandıran duayen tiyatro sanatçısı Haldun Dormen ile geçmişine yolculuk yaptık. Bize çocukluğunu, ilk oyunculuk tecrübelerini ve bir bulut dekoruyla ‘tiyatro sahnesi’ne dönüşen 92 yıllık hayatını anlattı…
Haldun Dormen, Kıbrıslı tüccar bir baba ile bir Osmanlı paşasının kızı olan annenin ilk çocuğu olarak Mersin’de doğdu. Altı aylıkken ailece İstanbul’a taşındılar. “Bütün çocukluğum Şişli’de ‘Ömer Bey’ isimli bir apartmanda geçti” diye başlıyor anlatmaya Dormen: “Babam varlıklı bir iş adamıydı. ABD ve İngiltere ile ticaret yapar, traktör ithal ederdi. Ben de hep Alman dadılarla büyüdüm. O yüzden Türkçe’den önce Almanca’yı çok iyi öğrendim. İlkokulu devlet okulunda bitirdim. Bundan dolayı da çok mutluyum çünkü farklı kesimlerden arkadaşlar edindim. Kasabın oğluyla da, mahallenin en zenginiyle de beraber olmak bana çok şey öğretti. İlkokuldan sonra arkadaşlarımdan kopmamak için önce Galatasaray Lisesi’nin ortaokuluna gittim. Ardından Robert Kolej’e devam ettim. Bu tercihte herkesin başka gayesi vardı; babam kendi işlerine yardımcı olabilmem ümidiyle İngilizce’yi iyi öğrenmemi istiyordu; ben de gizli emellerimi gerçekleştirebilmek için!”
Zeynep Bilgehan, duayen tiyatrocu Haldun Dormen’le zaman yolculuğuna çıktı…
BABA NASİHATİ: HER NE OLACAKSAN EN İYİSİ OL
Emelleri gizliydi çünkü aklında tek bir şey vardı; sinema veya tiyatro oyunculuğu… Ama aile oyunculuk konusunda muhafazakârdı. Dormen, “Babam okulda bir Shakespeare oyununda oynamış diye büyükbabam altı ay suratına bakmamış. Torununun ne olduğunu bilseydi!” diye gülerek devam ediyor: “Benimse aklımda oyunculuktan başka şey yoktu. Tabii bunu aileme söyleyemiyordum. 11’inci sınıftan sonra artık ‘Bu çocuk ne olacak?’ diye telaş etmeye başladılar. Onlar ‘Avukat mı yoksa doktor mu?’ diye tartışırlarken ben gizlice Yale Üniversitesi’ne başvurumu yapmış ve kabulümü almıştım bile! Babama, yapmak istediğimin bu olduğunu ve onu mahcup etmeyeceğimi anlatan uzun bir mektup yazdım. Yanıtı şu oldu; ‘Her ne olacaksan en iyisi ol!’ Ben de hayat boyu babama layık olmaya çalıştım.”
Yazının devamını okumak için tıklayın