ZEUS TAHTINDAN DÜŞMEDİKÇE BENİM ACILARIMIN SONU YOK…
Kaf Dağlarının giriş kısmında bir mağara bulunuyor. Dağlılar mitolojik öykülerde anlatılan Prometheus öyküsünün burada geçtiğine inandığı için buraya Prometheus Mağarası diyorlar.
Biliyorsunuz Prometheus yaratıcılık, bilgi ve zeka ile donanmış bir ölümlü…. Tam öyküsü de şöyle;
“Olympos Tanrılarının kuvvet ve kudretine karşılık, Prometheus’da sanat ve bilimin yarattığı zeka vardır. Bu özellikleriyle Zeus’un gözüne girmeyi başarır. Zeus’un onu Olympos’daki ölümsüzlerin arasına almasının nedeni de budur. Oysa o Zeus ve diğer tanrıların yaydığı bağnazlığa karşı kin beslemektedir. Onları mağlup etmek için gözyaşıyla yoğurduğu balçıktan ilk insanı yaratır. Sonra onun acizliğine acıyarak, Hephaistos (Ateş Tanrısı)’ın alevler saçan ocağından bir kıvılcım çalar ve insanlara armağan eder. Bilim ve zekanın kendi saltanatını yok edebileceğinden korkan Zeus; onu Kafkas Dağında zincire vurmuştur. Prometheus Desmotes (zincire vurulmuş Prometheus) adıyla anılması bu nedenledir. Tanrılarca görevlendirilen bir kartal(bazen akbabayla karıştırılır) sürekli olarak, her gece yeniden oluşan karaciğerini kemirmektedir. Onu Kafkas dağının tepesindeki bu işkenceden Zeus’un oğlu yarı tanrı, ölümlü Herakles kurtarır. Prometheus; “Zeus tahtından düşmedikçe benim işkencelerimin sonu yoktur” der, böylelikle insanlığa özgürlüğün yolunu göstermiş olur.”
Kaf yani Kafkas Dağlarında bulunan bu mağara herbiri 1500 kilometreye yakın 12 galeriden oluşuyor. Şuan içinde botla seyyahat edilebilen bir galeri açık.
Sadece bu galeride bile doğanın milyonlarca yılda yarattığı doğal şaheserleri görebiliyorsunuz.
Ben bir masalcı gözüyle baktığım için, Rodin’in Burjuvalar heykellerinden tutun da, Andy Warhol’un renklerin dünyasına kadar bir çok eser görebildim. Sizlerin de bunları görebileceğini zannediyorum. Yeter ki hayallerinizin peşinden koşunuz.Hele rehberiniz benim Protheus’a benzettiğim Kenan Kahya (Bumbulay -göklerdeki rehat yer) olursa hiç korkmayın…
