BİR KEZ DAHA: ANAYASA DEĞİŞİKLİĞİ NELER GETİRİYOR?
Anayasa değişikliği önerisi 16 Nisan’da halkın oyuna sunulacak. Ne aldığını, ne verdiğini herkes yazıyor. Unutulmuş bir konu olmasın, tekrarda fayda vardır diye ben de önerilen değişiklerin muhtemel sonuçlarını paylaşmak istedim.
Bu günkü siyasi partiler kanununda parti başkanının tüm milletvekilleri belirleyen sisteminde bir değişiklik öngörülmemektedir. Cumhurbaşkanı partisinin tüm MİLLETVEKİLİ ADAYLARINI BELİRLEYEREK meclisteki gurubunu dolayısıyla yasamayı etki/kontrol altında tutabilecektir.
Oylanacak değişiklik metniyle Cumhurbaşkanlığı bünyesinde KUVVETLER BİRLİĞİ sağlanıyor. Yürütmenin başı olan Cumhurbaşkanı TCBMM’nde parti üyesi ve/veya parti başkanı olarak da aynı zamanda yasamada da etkili/hakim bir konumda olabilecektir. Anayasa Mahkemesinin 15 üyesinin 12’sini, Hakimler Savcılar Yüksek Kurulunun 17 üyesinden 13’ünü doğrudan veya dolayısıyla atayarak yargıyı da belirleyebilecektir.
Bir ilde belediye başkanının cumhurbaşkanının partisinden olması halinde ilin valisini de başka hiçbir yerden onay almadan atayabilecek konumda olacak Cumhurbaşkanı, parti-devlet bütünleşmesini gerçekleştirecek, TEK PARTİLİ SİSTEME 70 yıl sonra dönüş olacaktır. Parti il başkanı belki valinin de belediye başkanın da ÜZERİNDE olacaktır.
Cumhurbaşkanı istediği zaman meclisi dağıtabilecektir, ancak meclisin Cumhurbaşkanı hakkında SORUŞTURMA açabilmesi için bile mecliste %60 çoğunluk gerekmektedir. Böyle bir durumda bile Cumhurbaşkanı Meclisi fesih edebilecektir.
Cumhurbaşkanı kanunla belirlenmemiş her konuda KANUN HÜKMÜNDE KARARNAME yayınlaya bilecektir. Meclis ancak kararname konusunda bir kanun çıkartarak kararnameyi tersine çevire bilecektir. Bunun için de elbette Meclis çoğunluğu gerekir.
Cumhurbaşkanı’nın OLAĞAN ÜSTÜ(OHAL) ilan etme yetkisi vardır. Her ne kadar OHAL içerisinde çıkartılan kararnamelerin 3 ay içinde Meclis tarafında onaylanması gerekiyorsa da, bu güne kadar bazı sıkı yönetim uygulamalarıyla daha da güçlendirilmiş OHAL’in anti demokratik uygulamalara yol açması muhtemeldir.
Cumhurbaşkanlığı ve TBMM seçimlerinin AYNI ZAMANDA yapılması 5 yıllık yasama ve yürütme süreci içinde değişecek eğilimlerin ortaya çıkmasına fırsat vermeyecektir. Toplumdan gelen baskıların boşalabileceği olanaklar(örneğin ara seçimler) bırakılmamıştır.
Cumhurbaşkanı’nın KAÇ YARDIMCISI olacağı, yardımcılarının GÖREVLERİ, gereğinde Cumhurbaşkanı’nın yerine KİMİN geçeceği belli değildir. Cumhurbaşkanının yerine bir yardımcısının geçmesi halinde, halk tarafından SEÇİLMEMİŞ birisi cumhurbaşkanı olacaktır.
Cumhurbaşkanı gibi bakanların AZLİ de aynı şartlara bağılıdır. Gerek bakanların, gerek se üst düzey bürokratların Meclis tarafından ONAYLANMALARI gibi bir gereklilik yoktur. Bir GENSORU veya GÜVEN OYLAMASI sistemi mevcut değildir.
Cumhurbaşkanı Devlet Denetleme Kurulu üzerinden sendikalar gibi sivil toplum kuruluşlarını da DENETLETEBİLİR. Yeni kararnameler ile icabında denetim GENİŞLEYEBİLİR.
İkinci kez seçilen bir cumhurbaşkanı, ikinci dönemin 4. yılında bir erken seçime giderek GÖREV SÜRESİNİ 14 YILA çıkartma şansına sahiptir.
Anayasa değişikliğinin referandumda kabulü halinde TBMM’nin 6 ay içinde yeni sisteme yönelik tüm düzenlemeleri yapması ve meclis iç tüzüğünün buna göre uyarlanması gerekir. Aksine bir durumda hiçbir YAPTIRIM YOKTUR.
Bütçeyi yeni rejimde Cumhurbaşkanı hazırlayıp Meclise sunacaktır. Ancak Meclis bütçeyi kabul etmez ise Cumhurbaşkanı BİR ÖNCEKİ YILIN BÜTÇE rakamlarını yeniden değerlendirme oranına göre arttırıp bütçeyi yürürlüğe koyabilecektir.
Anayasa değişikliği teklifi ülkemizde demokrasinin gelişmesi için yüksek bir RİSK teşkil edebilecektir. Teklifin onaylanması halinde, aşta, işte, gelirlerimizde, cari açıkta, enflasyonda, $ kurunda bir değişiklik olmayacaktır. Risk ancak karşılığında bir getiri olacaksa alınır. Sıfır getirisi, hatta olumsuz etkileri olabilecek bir değişikliği kabul etmek hangi akla uyar? Yol yakınken VAZGEÇELİM bu sevdadan.
11 Şubat 2017