Bitpazarına yüreğindekileri yağdırdı – Kudret Sönmez

Eskitiriz… Eşyamız gibi, kullandığımız veya kullanamadığımız yılları da bayatlatıp ömrümüzün bitpazarında biriktiririz. Her ne kadar bizim için değerliyse de, eğer herhangi bir eserle cilalayamadıysak, pek para etmez anılarımız.

İşin aslına varacak olursak… Elbette ki bitlerin değil, kullanılabilecek durumdaki giysi, takı, mekanik eşya vb. nesnelerin ucuza alınıp satıldığı mekânlar topluluğuna denir bitpazarı. Kökenini araştırınca da, 1860’lardaki Fransa’nın Paris’ine gitmemiz gerekir. İlk kez oralarda kurulduğu söylenir bu tür alışveriş alanlarının. Fransızcada “Marce aux puces” yani “Bitlerin marketi” diye adlandırılan böylesi pazarlar dünyanın her yerinde görülebilir.

İkinci el eşyanın ticari sunumda olduğu çarşılardan biri de Adana’nın Kocavezir Mahallesi’nde bulunuyor… Konunun bölgemizdeki boyutuna gelince benim kalemim duruyor. Söz, Adana’daki Kocavezir Bitpazarı’nı gözlemleyen, araştıran, fotoğraf karelerine sanatsal ve belgesel anlamda aktaran, dolayısıyla gündeme getiren Murat Günaydın’a düşüyor.

Murat Günaydın
Murat Günaydın

HER PAZAR BİTPAZARI
Murat Günaydın, sanatçı gözüyle bakıp yürek gözüyle özümsediği (Kocavezir İş Merkezi diye de adlandırılan) Adana Kocavezir Bitpazarı’nı şu sözlerle anlatıyor:
“Bir fotoğrafçı olarak hiçbir zaman eğlenmek, mutlu olmak için fotoğraf çekmedim. Hiçbir zaman fotoğrafın ardından zafer çığlığı atmadım. Kendini ifade etmekte zorlanan kişilere sorumluluklarım vardı. Hayattaki farklılıkları, tezatları göstermek için fotoğrafın gücünden faydalanmak istedim.

Yaklaşık 4 yılı aşkın her pazar gittiğim Kocavezir Bitpazarı’nın benim için anlamı çok özeldir. Orada fotoğraf çekmekten çok insanları izlemek, onları anlamak için çalıştım… Geçim mücadelesi veren, kısıtlı yaşam koşullarında borçlarını ödemeye çalışan insanların gözü olmak, şehrin lüks mağazalarının dışında alışveriş yapamayanlara böyle bir yerin olduğunu göstermek için oradaydım…”

ESKİYE RAĞBET
“Bence, tezatın görselde karşılığıdır bitpazarı. Bir tarafta elektronik dev şirketler, pahalı giyim markaları ve hemen yanı başında gelişmekten payını almamış bir yaşam alanı. Yoksulluk dip dibe, iç içe.

Aslında bir risk alırlar omuzlarına. Belki küçük ama onlar için büyük bir sorumluluk. İnsanların eskileri onların umutlarına dönüşüverir. Ha, orada kim olduğunun bir önemi yok, zaten herkes aynı karmaşanın farklı parçasıdır!

Kadın, bitpazarın en ağır yanıdır. Bazen en ilkel, bazen en modern olurlar. Çocuk olmak bir ayrıcalık getirmez. Tüm ağır yaşam koşullarını onlar da paylaşır. Aslında hep aynı bakarlar orada bulunma nedenlerine… Bitpazarında acele etmelisin. Hiçbir şey beklemeye gelmez. Hatta ilk gelen sen olmasın. Hızlı bak, hızlı karar ve ucuza al. Eşyanın bir yaşanmışlığı var. Hiç kimse ilk kullanan olamaz.

Beklediğimiz alışveriş merkezleri değil oralar. Öyle 99.99 falan göremezsin. Yüzde kaç falan indirim sökmez. Orası farklı bir dünya, belki de yaşamın acı yanı… Bir süre sonra insanlar seninle ilgilenmezler. Çünkü, fotoğraftan daha önemli işleri olduğunu hatırlarlar… Doğru fotoğraf, oradaki insanların seni kabullenmesinden sonra oluşur. Para miktarı o kadar küçük ki, ama umutları kocaman insanlar… Fotoğraf dünya seyrini bir anda değiştirme gücünü elinde bulundurur… Bazen bir romana dönüşür oralar, baktıkça uzayan hikayeler görürsünüz. Çoğu zaman gerçekliğin en kısa tanımıdır.

Fotoğraf, gücünü kolay üretiliyor olmasından alır. Ama orada kolay yaşamlar yok. Çocuklar bazen en büyük işçidir… Birbirinden habersiz, yan yana farklı hikayeler yaşanır. Hikayelerin ortak yanı orada buluşmuş olmalarıdır.

Çamurlar, yağışlar, sıcaklar, hatta soğuklar engel olmaz satışlara. Her satıcının etrafında bir meraklı göz mutlaka olur. Bazı günler, 10.000 den fazla kişi Kocavezir Bitpazarı’na uğrar. Simsarlar günün ilk ışığında yerini alır. Antika meraklıları olur yol boyu.

Bitpazarı fotoğraf açısından çok zengin bir yerdir. Ancak bu zenginliğe ulaşmak sabır ister. Orada neyi ne zaman alacağın belli olmaz, ta ki alana kadar.”

*
Çoğumuz biliriz, “Eskiye rağbet olsa bitpazarına nur yağardı.” şeklindeki oldukça eski, biraz da küçümseyici sözü… Belki nur yağdı da oralara, kimseler görmedi kutsal ışığı. Fakat, Murat Günaydın gördü ve Kocavezir Bitpazarı’na yüreğindekileri yağdırdı.