Bu kalp seni unutur mu?

Bugün, Uğur Mumcu’nun sözlerini ‘Vurulduk Ey Halkım’ bestesiyle ölümsüzleştiren Fikret Kızılok’un 15’nci ölüm yıldönümü. Kızılok, son yıllarında kendisini ‘Ben Marksistin daha ötesinde bir komünistim’ sözleriyle tarif ediyordu.

Bugün, Türk folk ve rock müzik tarihinin ‘ikon’larından Fikret Kızılok’un 15’inci ölüm yıldönümü. 10 Kasım 1946 İstanbul doğumlu sanatçı, öğrenim hayatına Galatasaray Lisesi ilkokul kısmında başlamış, müzikle de ilk tanışması burada olmuştu. İlk enstrümanı kendisine yaş gününde armağan edilen kırmızı bir akordeon olan müzisyen, ilk konserini de bir 23 Nisan kutlamasında Taksim Belediye Gazinosu’nda düzenlenen okul müsameresinde vermişti.

Kariyerinde Barış Manço ve Timur Selçuk’tan destek alan Kızılok, Cahit Oben ile ‘Sailors’ adlı grubu kurmuş, Beatles tarzı müziğe ilgi duymuştu. Aynı zamanda dişçilik eğitimi ve pratiği bulunan sanatçı, Kaygısızlar grubuyla Barış Manço’ya da eşlik etmişti. Âşık Veysel’in “Uzun İnce Bir Yoldayım” türküsünü yeniden düzenlediği ikinci 45’liği ile ses getiren Fikret Kızılok, Sivas – Sivrialanlı ustanın yanında üç ay kalmıştı.

Dönüşte 1970 yılında “Yumma Gözün Kör Gibi! Yağmur Olsam” kaydıyla Altın Plak kazanan Kızılok, pek çok kaydıyla haftalarca listelerden inmedi. Kızılok, kendi deyişiyle ‘şarkıcılığı’ değil ‘müzisyenliği’ seçtiği, ancak çıktığı 1972’de toplatılan ve müziği bırakmasına yol açan “Not Defterimden” albümünde ise ‘atonal’ bir yaklaşımla Nâzım’ın dizelerine yeni bir ruh verdi.

Kızılok, 1980’lerde ise müziğe yeniden dönerek, Bülent Ortaçgil ile “Çekirdek Sanatevi”ni kurdu ve kayıtları kasetlere dönüştürdü. Kızılok, sonra art arda “Demirbaş – Müzikal Vaziyetler”, gazetemiz yazarı Uğur Mumcu’nun sözlerinden hareketle hazırladığı ‘Vurulduk Ey Halkım”, “Devrimcinin Güncesi” albümlerini yayınlayarak aydınlık Türkiye’den yana olan tavrını net bir şekilde ortaya koydu. Sanatçı ayrıca 1993’te Ferhan Şensoy’un ‘Köhne Bizans Operası’nın müziklerini yaptı. 1999’da “Şu An Mutfaktayım” oyununun müziklerini besteledi. Kızılok, son yıllarda kendini “Ben marksistin daha ötesinde bir komünistim” diyerek tanımlamıştı. Sanatçının ölümünden sonra adı Ankara’da bir parka verildi.

www.cumhuriyet.com.tr