Cumhuriyet kitap, 1565’inci sayısıyla bugün gazetenizle birlikte…
Yarın 14 Şubat Sevgililer günü. Aşık insan denince gözümün önüne hep Ruhi Su’nun türkü söylerkenki yüzü gelir. Ruhi Su, “Türkü söylemek benim için bir aşk hâlidir” demişti.
İnsanlar için de hayatın bütünü bir aşk hâli olmalıdır. İnsanın sevgiyi kendinde bulamadığı sürece, başkalarında da bulabilmesi olanaklı değildir.
Günümüz dünyasında aşkı yaşamak ya da yaşayamamaktan önce bir aşkı yaşayabilecek kültürel donanıma sahip olup olmamaktır insanların sorunu.
İnsan üstüne en çok kafa yormuş düşünürlerden biri olan Erich Fromm, Sevme Sanatı adlı kitabında, “sevginin belli bir olgunluğa erişmeden, rastgele herkesin tadabileceği bir duygu olmadığı”nı söyler. Ardından da “bütün kişiliğini yaratıcı yönde geliştirmedikçe sevme çabalarının boşa çıkacağını, komşusunu sevme yetisi, gerçek alçakgönüllülük, gözüpeklik, inanç ve disiplin olmadan sevgide doygunluğa eremeyeceğini” ekler. Fromm’a göre sevgi bir verme etkinliğidir, almak değil. “Çok şeyi olan değil, çok veren zengindir. Bir şeyde ne kadar çok bilgi varsa, o kadar büyük sevgi vardır.”
En büyük değerin para olduğu, her şeyin onunla ölçüldüğü toplumsal düzenlerde bu değerlerle yetiştirilen insanlar ne yapsın? Bu kısır çemberin kırılma aracı eğitimdir, kültürdür. Eğitim ve kültür düzeyimiz yükseldikçe aşka yakınlığımız da çoğalır. Karacaoğlan aşkın sınırsızlığını ne kadar yalın söylemiş:
Sabahın güneşi günden ileri
Ben seni severim tenden ileri
Turgay Fişekçi