Zengin bir kültür yapısına sahip Çanakkale’nin Ayvacık ilçesindeyim.
Ayvacık, Assos antik kenti, Gülpınar Apollon kutsal alanı, Behram Kale, Adatepe, Yeşilyurt gibi köyleri, ilk dönem Osmanlı Mimarisini barındıran, Tuzla, Baba Kale köyleri, Asyanın en uç burnu olan Bababurnu gibi çok özel yöreler ile kültürel zenginliği olan bir ilçemizdir. Oguz kökenli Yörük ve Türkmen köyleri de kendine özgü kültürel yapılarını korurken Ayvacık’a ayrı bir renk katmaktadırlar.
İşte böyle renkli bir kültür bölgesinde, ilçedeki Çankaya ilkokulun okuma bayramı etkinliğine davet edildim. Öğrencilerin çok renkli görüntüleri yanında, okulun 2.ve 3.sınıf öğrencilerinin öğretim yılı boyunca kalemle, elişi kağıtları ile yaptıkları resimler, kolaj çalışmaları, çiniler, kuklalar, geleneksel el sanatlarından halı kilim dokumaları ile okul bahçesinde hazırlanan sergi ve annelerin yaptıkları yöresel yemeklerle büyük bir etkinliğe dönüştürülmüştü. Sergi alanı çok büyük olmasına rağmen, çit duvarlarında, masalarda sergilenen öğrenci eserleri,seyircisinin dikkatini eserlerin üzerine mıhlıyordu adeta. Öğretmenler, öğrenciler, veliler, kutluyorum sizleri…
Öğrenciler, renk renk kıyafetleri içinde heyecanlıydılar. Günlerdir yaptıkları çalışmalarınını, ailelerine, arkadaşlarına ve onların yakın oldukları insanların arasında kendilerine ayrılmış yerlerde bekliyorlardı. Büyük bir topluluk önündeler. Hissettikleri okunuyordu hepsinin yüzlerinde.
Benim için, bu anları gerçek bir şenlik içinde yaşıyan aileler arasında olmak içimde hüzün yaratsada, yinede umut vericiydi. Zaman zaman alkış sesleri yükseliyor okul bahçesinde. Okuma bayramına katılan çocuklar ve aileler hayatlarının en mutlu anını yaşıyorlardı.
Zaman zaman heyecanlı sessizlik.
Resimleri inceliyorum. İnsan figürüne yönelik çalışmaları çok dikkat çekiçi. İri figürlerden oluşan dikkat çekici büyüklükte kompozisyonlarda, köy yaşamının izlenimleriyle ifadeler önemli bir yer alıyor.
Deyimler üzerine yapılan çocuk gözüyle yorumlar ilginç bir yaklaşım örneğiydi. ‘Tası tarağı toplamak’, ‘ipe un sermek’, ‘göze girmek’, ‘bindiği dalı kesmek’ gibi. Güvenilen temelleri akılda arayan öğrenciler kavram ressamlığının örneklerini sergilemişlerdir. Sanki, Kant’ın ‘Kavramlardan yoksun olan görüler kördür’ ifadesine uyarlayarak.
Genelde doğa ve köy temaları bazan bir gözlemci edasıyla, bazanda düşsel yaklaşımlar içinde resmedilmiştir. Boya, üstün bir maharetle, gerçeğin aslını arayan bir zevkle kullanılmıştır. Yaşamın özü, ilkokul 2. ve3. sınıf öğrencileri yumuşak ve saf ellerinde dize gelerek, arınmış halde, biçim ve renk kazanarak boyun eğdirilmiştir minicik ellerde. Sizi kutluyorum umutlarımız.
Bazı öğrencilerin geleneksel el dokuma tezgahlarında yaptıkları küçük halı- kilim dokuma örnekleri, yüzyıllar boyunca kökleşip dal budak saran geleneklerimiz altüst oluyor derken, minicik eller , bize sundukları ile ışık oldular, umut oldular yine.
Minicik eller, kocaman siyah gözler, pırıl pırıl zekalar bir kez daha biz büyüklere, sanata önem veren toplumlar demokrasi bilincinde, paylaşımlarında, sorumluluk yüklemede herkese bir görev düştüğünü eserleri ile çığlık atarak bize duyurmaya çalıştılar. Yine açık açık ifade ettiler ki, ‘sanata önem veren değer veren bireylerin bilinci, algılaması ve ifadesi biz Çankaya 2.ve 3. sınıf öğrencileri gibi gibi açık olur.’
Mustafa Kemal Atatürk’ün ‘Yüksek Uygarlığın Merdiveni Sanattır’ ifadesinde olduğu gibi sizler bu uygarlık merdivenine çıkmaya başladınız ve hiç kimse önünüzde duramaz.
Alkışlıyorum sizleri, Ayvacık Çankaya İlkokulu.
SALİME KAMAN
Sanat Eleştirmeni ve Ressam