ÇDSO 11 Ekim Konser Programı, Taşar Erkol

Konser Tarihi:11Ekim 2024

Konser Saati​​:20:00

Konser Salonu:ADANA BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ KONSER SALONU

KONSER PROGRAMI

W.A.MOZART:SENFONİ NO: 23

M. RAVEL​​:PAVANE

M. RAVEL​​:KAZ ANA SUITI

Şef​​​:ARTUN HOINIC

Solist​​​:CEM BABACAN               ​​piyano

ARTUN HOINIC

Çok yönlü müzisyenliği ile orkestra şefi ve besteci Artun Hoinic, Samsun Devlet Opera ve Balesinde orkestra şefliği görevini 2017-19 yılları itibariyle sürdürmüştür. 

Bu kurumda Rossini’nin Il signor Bruchino ve J. Strauss II’nin Çingene Baron operalarını ve son olarak Ankara Devlet Opera ve Balesi ile, librettosunu da kaleme aldığı Bujor Hoinic’in Troya operasını 3200 kişilik ATO Congresium sahnesinde yönetmiştir. Bunların haricinde Pugni’nin Notre-Damme, Çaykovski’nin Uyuyan Güzel ve Fındıkkıran balelerini ve ADOB 2018 yeni yıl konserleri ile dikkatleri üzerine toplamıştır.

Opera ve bale eserleri dışında senfonik alanda da faaliyetlerine aktif olarak devam eden sanatçı Cumhurbaşkanlığı Senfoni, İzmir Devlet Senfoni, Bursa Devlet Senfoni, Çukurova Devlet Senfoni, Antalya Devlet Senfoni orkestraları tarafından düzenli olarak konuk şef olarak davet edilmektedir. Bunların yanı sıra geçtiğimiz sezonlarda Kharkov Filarmoni, Kırım Filarmoni, Ulusal Kiev Senfoni, Moskova Konservatuvar Senfoni, St. Petersburg Akademik Senfoni, Banat Filarmoni ve Bilkent Senfoni orkestralarında başarılı konserler gerçekleştirmiştir. Artun Hoinic, genç yaşına rağmen ciddi bir opera, bale ve senfoni repertuarına sahip olmuştur. Bugüne kadar Aleksander Ghindin, Sasha Rozhdestvensky, Gülsin Onay, Cihat Aşkın, Arman Tigranyan, Aram Badalyan, Sorin Dogariu gibi pek çok dünyaca ünlü solitlerle aynı sahneyi paylaşmıştır.

Uluslararası konserlerinin dışında sanatçı çeşitli festivallere de katılmıştır. 2014 yazında İsviçre’de düzenlenen Gstaad Menuhin Müzik Festivaline seçilmiş ve 1. Orkestra Şefliği Akademisinde dünyaca ünlü Maestro, Neeme Jarvi ile çalışmıştır. Bu dönemde Gstaad Festival orkestrası ile F. Schubert’in 3. senfonisi ve D. Şostakoviç’in 9. senfonisi konserlerde yönetmiştir.

2015 yılında ise, davet edildiği 5. Est-Ouest Oda Müziği Festivalinde (Belçika) Prokofiev’in Peter ve Kurt adlı eserini yönetmiş ve CD kaydını gerçekleştirmiştir.

Besteci olarak da yoğun çalışmaları olan Hoinic’in eserleri arasında en önemlileri; Nemrut balesi (2 Perde), oda orkestrası için 2 senfoni, oda orkestrası için döngüsel süit, orkestra için konçerto, orkestra için Anadolu uvertürü, soprano ve orkestra için Atatürk Kantatı sayılabilir. Ayrıca çok sayıda oda müziği, vokal, koral eserler de üretmiştir.

Ulusal ve uluslararası pek çok yarışmada dereceleri olan sanatçının kazanmış olduğu ödüller kronolojik olarak; 2002 Bulgaristan Sofya Genç Besteciler Yarışması birincilik, 2004 A.B.D. Minnesota Charles B. Olson Bestecilik Yarışması birincilik, 2006 13. Halıcı Bilgisayarla Beste Yarışması birincilik, 2006 T.C. Kültür Bakanlığı Ulusal Opera-Bale beste yarışması büyük ödülü ve en iyi libretto ödülleri, 2017 ve 2018 Kadıköy Belediyesi Süreyya Operası Beste Yarışmalarında mansiyon, 2017 İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuarı Beste yarışması birincilik ödülleridir. 

Bunların yanı sıra Kiev – Ukrayna’da düzenlenen 3. Uluslararası Stefan Turchak orkestra şefliği yarışmasında ikincilik ödülünü kazanmıştır. Bu başarısını takiben Ulusal Kiev Senfoni Orkestrası ile Kiev Filarmoni salonunda bir konser gerçekleştirmiş ve önümüzdeki sezonlar için davetler almıştır.

Üçüncü kuşak müzisyen bir aileden gelen Artun Hoinic, sırasıyla Bilkent Müzik Lisesi piyano bölümü, 2007 yılında ise Bilkent Üniversitesi Müzik ve Sahne Sanatları Fakültesi kompozisyon bölümünden yüksek şeref payesi ile mezun olmuştur. 2007 – 2008 yılında St. Petersburg Devlet Konservatuarında orkestra şefliğinde uzmanlaşma kurslarına devam etmiştir. 2009 yılında dünyanın en prestijli okullarından biri olan Moskova Çaykovski Devlet Konservatuarına kabul edilen Artun Hoinic, efsanevi orkestra şefi ve pedagog Prof. Gennady Rozhdestvensky’nin sınıfına kabul edilmiştir. 

2013 yılında Moskova Konservatuvarı büyük salonunda vermiş olduğu konser ile mezuniyetini en yüksek dereceyle tamamlamıştır.

CEM BABACAN

Cem Babacan, 1988 yılında Ankara’da doğdu. 2007 yılında birincilik ödülü aldığı Yves Nat Uluslarası Piyano Yarışması (Fransa) sonrası Uluslarası Serignan Piyano Festivali’nde Avrupa’daki ilk resitalini verdi. 2008 yılında ise aldığı davet üzerine New York Steinway Hall’de düzenlenen konserde yer aldı. Aynı yıl “Yamaha Burs Ödülünü” de kazanan Babacan, Hacettepe Üniversitesi Devlet Konservatuvarı bünyesindeki eğitimini bölüm ve fakülte birinciliği ile tamamladıktan sonra kabul edildiği Moskova Çaykovski Konservatuarı’ndaki piyano eğitimini Alexander Mndoyants ve asistanı Ekaterina Mechetina ile sürdürdü. Burada aldığı 4 yıllık eğitim süresince girmiş olduğu bütün yarışmalarda birincilik ödülünün sahibi oldu. Bunlar sırasıyla; 2. Ulusal Kamuran Gündemir Piyano Yarışması (2011), 1. Ulusal Hacettepe Üniversitesi Ankara Devlet Konservatuvarı Piyano Yarışması (2012) ve Gümüşlük A.A. Saygun Piyano Yarışması (2013) olarak gösterilebilir. Daha sonra 2014 yılı ağustos ayında da Puigcerda Piyano Yarışması’nda (İspanya) üçüncülük ödülünü kazandı. 

2012 baharında İsviçre’nin Zürih kentinde yer alan, Avrupa’nın en önemli salonlarından biri olan Tonhalle’de verdiği “çıkış” resitali yankı uyandırdı, dinleyicilerin ve İsviçre basınının övgüsünü kazandı. Bu resitalden sonra Almanya’nın Berlin şehrindeki Brandenburgisches Staatsorchester orkestrasına solist olarak davet edildi ve konserler verdi. Aynı yılın haziran ayında Moskova Çaykovski Konservatuarı’ndan en yüksek derece olan “kırmızı diploma” ile mezun oldu.

Babacan, Steinway Hall (Londra) Moskova Çaykovski Konservatuvarı Rachmaninov Salonu, Küçük Salonu, 3. Bölge Konser Salonu (Paris), Renens Belediyesi Konser Salonu (Lozan), Auditorium Monceau Assurances de Vendome (Vendome, Fransa) gibi salonlarda ve Festival Classics (İsviçre), Les Amis De La Musique En Vendomois, Antalya Piyano Festivali,  Uluslararası Bodrum Gümüşlük Klasik Müzik Festivali, İksev Uluslararası İzmir Festivali gibi festivallerde konserler ve resitaller vermiş olup, Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası, Bilkent Senfoni Orkestrası, Ankara Gençlik Senfoni Orkestrası, Çukurova Devlet Senfoni Orkestrası, Karşıyaka Belediyesi Oda Orkestrası Hacettepe Üniversitesi Senfoni Orkestrası, Eskişehir Büyükşehir Belediyesi Senfoni Orkestrası, İzmir Devlet Senfoni Orkestrası, Bursa Bölge Senfoni Orkestrası, Antalya Devlet Senfoni Orkestrası, Filarmoni Antalya, Orkestra Akademik Başkent, Gazi Gençlik Oda Orkestrası , Mersin Opera Orkestrası gibi orkestralar eşliğinde solist olarak çalmıştır. 

Babacan ayrıca 2018 yılında, İzmir Festival Orkestrası eşliğinde Cem Oslu Piyano Konçertosu ve Hacettepe Senfoni Orkestrası eşliğinde Ateş Pars’ın 2 No’lu Piyano Konçertosu’nun dünyada ilk seslendirişini ve kaydını gerçekleştirmiştir. Aynı yıl piyanist Başar Can Kıvrak ile M. Bruch’un İki Piyano Konçertosu’nun Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası eşliğinde Türkiye’de ilk seslendirişini yapmıştır. 

Sanatçı, halen İstanbul Maltepe Üniversitesi Konservatuvarı’nın eğitim kadrosunda ve  Londra’dabulunan “Keyboard Charitable Trust” vakfının üyesi olup, yurtiçi ve yurtdışındaki konserlerine, projelerine devam etmektedir.  

JOHANNES CHRYSOSTOMUS WOLFGANGUS THEOPHİLİS MOZART

Doğum: 27 Ocak 1756, Salzburg

Ölüm​​: 5 Aralık 1791, Viyana 

Klasik Batı Müziği’nde Klasik dönemin etkili ve üretken bestekârlarından biridir.

Mozart, olağanüstü yeteneklerini erken yaşta göstermeye başladı. Beş yaşında piyano ve keman konusunda yetkin hale gelmiş, beste yapmaya başlamıştı ve Avrupalı kraliyet ailelerine konserler veriyordu. 17 yaşında Mozart, Salzburg sarayında müzisyen olarak görev yapmaya başladı ama orada tatmin olmayınca daha iyi bir pozisyon aramak üzere seyahatlere çıkmaya başladı. 1781’de Viyana seyahati sırasında Salzburg’daki görevinden ihraç edildi. Bunun üzerine Viyana’da kalmaya karar verdi. Viyana’da daha meşhurdu ama maddi güvencesi daha azdı. En ünlü senfonilerinin, konçertolarının ve operalarının birçoğunu ve Requiem’in bazı kısımlarını Viyana’daki son yıllarında besteledi. 35 yaşında öldüğünde Requiem henüz tamamlanmamıştı. Ölümüyle ilgili ayrıntılar hâlâ tartışma konusudur.

Bestelediği 600’den fazla eserin birçoğu senfoni, konçerto, oda, opera ve koro müziğinin zirve noktaları olarak kabul edilir. Mozart tüm zamanların en önemli klasik bestecileri arasında sayılır ve Batı müziği üzerindeki etkisi çok derindir. Ludwig van Beethoven ilk eserlerini Mozart’ın gölgesinde bestelemiştir. Joseph Haydn, Mozart için “Böyle bir yetenek 100 yıl boyunca bir daha gelmez.” demiştir.

En önemli esin kaynaklarından biri Johann Sebastian Bach’ tır. Bach’ın eserleri birçok kez Mozart’ın esinlendiği eserler olarak gösterilmiştir.

Türklerin Avrupa’da moda olduğu o yıllarda, Mehter ritminden esinlenen Mozart, 11 numaralı La Majör Piyano Sonat’ının (K.311) 3. bölümünde “Ronda alla Turca” (Türk Marşı)’nı besteler. Ayrıca Viyana’da Türk elçinin kızı Zaide adına opera besteler.

Dünya tarihinin belki de gelmiş geçmiş en büyük müzik dehasının sadece 35 yıllık bir ömür yaşaması ve bu ömüre 626 ölümsüz eser bırakması, kendisi belki de müzik dünyasının en büyük kazançlarından biri olsa da kısa ömrü de müzik dünyasının en büyük kaybıdır.

Mozart’ın müziği, Haydn’ınki gibi, klasik müziğin ilk örneklerindendir. Çalışmaları, o dönemin tarzını değiştirmiş ve barok tarzı ile de karışımını sağlamıştır. Mozart’ın kendine ait tarzı klasik müziğin tamamının gelişimine paraleldir. Çok yönlü bir besteciydi, hemen hemen her türde müzik yazardı. Bunların arasında senfoni, opera, solo konçerto, oda orkestrası, yaylı kuartet ve yaylı kentet ve piyano sonatları da vardır. Bu türlerin hiçbiri yeni değildi, ama piyano konçertosu Mozart’ın tek başına geliştirdiği ve popüler ettiği bir türdür. Ayrıca önemli sayıda dini müzik de yayımladı, bunların arasında ayin müzikleri de vardı ve birçok dans müziği de besteledi; divertimenti, serenadalar ve diğer hafif eğlenceli türlerde…

Mozart ilk yıllarından beri müthiş bir kulağa sahipti. Duyduğu her müziği hafızasına bir daha çıkmayacak üzere yazabiliyordu. Gezilerinin de oldukça fazla olmasından dolayı, nadir bir tecrübe koleksiyonu edindi. Londra’da bir çocuk olarak J. S. Bach ile karşılaştı ve müziğini dinledi. Paris, Mannheim ve Viyana’da da buradaki bestekârlarla karşılaştı. Muhteşem Mannheim orkestrasıyla beraber çalıştı. İtalyan açılışları ve opera buffalarıyla karşılaştı. Bunların hepsi, gelişiminde önemli bir rol oynadı. Londra ve İtalya’da galant tarzı o dönemde oldukça popülerdi. Basit, hafif müzik, sesin yavaşlamasına bir tutku, vurgulara önem veren, hâkim ve ana notanın üstündeki dördüncü ve altındaki notayı çıkartarak, simetrik cümlelerle ve açık bir mimari sundu. Bu tarzın etrafında gelişen klasik müzik, Barok’ un karmaşık tarzına bir tepkiydi. Mozart’ın ilk çalışmaları, İtalyan uvertürleriydi. Diğerleri J.C. Bach’ın eserlerine oldukça benzerdi ve başkaları da Viyana’daki eserlerin değişik bir şekilde vurgulanmasıydı. Mozart’ın en tanınan özelliklerinden biri de belli bir düzenin uyumuydu; sesin yavaşlamasına ana nota etrafında yöneliyordu ama Mozart, bunu değiştirerek uyumu ses yavaşlamasının daha güçlü yarıya geçmesini sağlamıştı. Mozart’ın Phrygian anlayışı da bunu gösterir.

Mozart olgunlaştıkça, Barok müziğinden birtakım yeni özellikler daha uyarlamıştır. Örnek olarak, 29. Senfoni’nin La Majör (K.201)’ünde kontrpuana ait iki veya daha çok sayıda melodinin bir arada çalınmasından meydana gelmiş tema kullanıyordu, ilk hareketinde ve düzensiz ifade uzunluklarını denemiştir. 1773’teki bazı kuartetleri fugal finalleri vardır ve büyük olasılıkla Haydn’dan esinlenmiştir. 

Daha sonraki operalarında da enstrümanların, orkestranın, ton renginin psikolojik ve duygusal hisleri ve dramatik geçişleri ifade edebilmek için yeni yöntemler geliştirmiştir. Senfonilerinde çözülemeyecek seviyede karmaşık bir şekilde orkestrasını kullanması, orkestranın psikolojik etkilerini geliştirmiş ve daha sonra da opera olmayan eserlerinde de görülmüştür.

SENFONİ No: 23                 K.488           ​​La Majör

Konçerto, solo piyano ve bir flüt, iki klarnet, iki fagot, iki korna ve yaylı çalgılardan oluşan bir orkestra için notalanmıştır.

Mozart’ın daha sonraki eserlerinde üflemeli çalgılar telli çalgılara eşittir, bu konçertoda da durum böyledir.

Mozart’ın piyano ve orkestra için yazdığı bir müzik bestesidir. Mozart’ın kendi kataloğuna göre 2 Mart 1786’da Figaro’nun Düğünü operasının prömiyeri sırasında tamamlandı.​​

Bu, o baharda verilen üç abone konserinden biriydi ve muhtemelen bunlardan birinde Mozart’ın kendisi tarafından çalınmıştı. Konçertonun üç bölümü var:

I. Büyük ve ortak bir zamanda Allegro
II. Fa-diyez minör ve 6/8 zamanlı Adagio ​​​​​​​     (sonraki baskılarda tempo Andante olarak listelenmiştir).
III. A ve alla breve’de Allegro assai ​​​​​​​​     (sonraki baskılarda tempo Presto olarak listelenmiştir). Rondo formunda.

İlk bölüm çoğunlukla güneşli ve pozitiftir, ara sıra Mozart’ın La majör eserlerine özgü melankolik dokunuşlar vardır ve sonat formundadır. Parça, ilki orkestra tarafından çalınan, ikincisi ise piyanonun katıldığı ikili bir sergiyle başlıyor.

İlk anlatım ton açısından statik ve oldukça kısadır, üçüncü tema ise henüz açıklanmamıştır.

İkinci sergi solisti içerir ve modülatördür. Ayrıca daha önce duyulmamış üçüncü temayı da içeriyor.

İkinci sergi, birinci serginin aksine süslenmiştir. İkinci temanın armonik gerilimi var. Bu, vuruşta çalınan uyumsuzluklarla ifade edilir ve ardından aşağı doğru giden bir saniyelik aralıklarla çözülür. Bu aynı zamanda melodide ve bas çizgilerinde kromatik kullanımında da ifade edilir; bu, dinleyiciler toniğin gelişini beklerken armonik bir gerilim kaynağıdır.

İkinci, yavaş hareket, üçlü biçimde, melankoliktir ve biraz operatik bir tondadır. Piyano, alışılmadık derecede geniş sıçramalarla karakterize edilen bir temayla tek başına başlar. Bu Mozart’ın Fa diyez minördeki tek bölümüdür. Parçanın çoğunda dinamikler yumuşaktır.

Hareketin ortası, Mozart’ın daha sonra “Ah! taci ingiusto core!” üçlüsünü tanıtmak için kullanacağı, flüt ve klarnetle duyurulan A majörde daha parlak bir bölüm içeriyor. Don Giovanni operasında

Üçüncü hareket güçlü ve neşeli bir rondodur, açılış hareketi gibi diğer tonlardaki hareketlerle gölgelenir (örneğin bu durumda Mi minörden Do majöre ve ikincil tema sırasında geriye doğru) ve açılışı Fa‘da olan bir merkezi bölüme sahiptir. Keskin minörün Re majördeki bir klarnet melodisiyle kesintiye uğraması, Girdlestone’a göre bize o dönemde enstrümantal müziğin opera buffa ve onun ani bakış açısı ve sahne değişiklikleri tarafından bilgilendirildiğini hatırlatan bir müdahaledir.

JOSEPH MAURİCE RAVEL 

7 Mart 1875 Ciboure, Fransa’da doğmuş, 20 yüzyılın önemli Fransız besteci ve piyanistlerindendir. En bilinen eseri Bolero’dur. Bolero kadar başarılı başka bir tanınmış çalışması ise 1922 yılında Rus besteci Modest Musorgski’nin eseri Bir Sergiden Tablolar adlı piyano eserinin orkestrasyonudur.

Çocukluğu Paris’te geçmiştir. Müzik yeteneğini ve ayrıntılara olan hassasiyeti babasından geçmiştir. Ayrıntı düşkünlüğü sebebiyle besteci Stravinski onu müziğin İsviçre saati tasarımcısı olarak adlandırmıştır. Ravel eserlerinde, bir saatin parçalarına benzer biçimde küçük müzik kısımları yaratıp, onları birleştirerek daha karmaşık yapılar oluşturmaktaydı.

Ravel piyano derslerine 7 yaşında başlamıştı. 5 ile 6 yıl kadar sonra ise artık eser besteliyordu. Piyano eğitimine daha sonra Paris Konservatuvarı’nda devam etti. Konservatuvar’ da kendilerine Apaches diyen ve düzenledikleri içkili eğlencelerle tanınan genç sanatçılar grubuna dahil oldu.

Konservatuvarda 14 yıl boyunca dönemin en ünlü müzik eğitimcilerinden Gabriel Fauré ile birlikteçalıştı. Okulun verdiği prestijli Roma Ödülü’nü almayı defalarca denemiş ancak başaramamıştır. Ödülün favorisi olarak gösterildiği yıl ilk aşamada elenmesi bir skandala dönüştü ve kendisi bunun ardından bu okuldan ayrıldı. Bu olay, konservatuvar müdürünün de istifasına yol açmıştı.

İkisi de empresyonist ressam Claude Monet’nin resimlerinden ilham alan Claude Debussy ile Maurice Ravel birbirlerinden eşit ölçüde etkilenmişlerdir. Bu sebeple müzik tarihinde adları genellikle birlikte anılır. Ravel, Amerikan Cazı, Asya müziği, Avrupa halk şarkıları gibi dünya müziklerinden de etkileniyordu.

Şehrazat (1898) adlı bestesi Doğu müziklerine ilgisini göstermektedir yine de asıl özellikle İspanyol müziğine yönelmiştir. İspanyol müziği kıvamındaki besteleri arasında en bilinenleri Bolero (1928) ile İspanyol Rapsodisi (1908)’dir.

1910-1920 yılları arasında Paris’te yaşayan Rus besteci Stravinski ile Rus Balesi Topluluğu, Ravel’ in bestelerini etkilemiş ve kendisi daha geleneksel bir tarza yönelip neo-klasik eserler vermeye başlamıştır.

Maurice Ravel I. Dünya Savaşı’nda hem sağlık sorunları hem de yaşı sebebiyle askere alınmadı. Gene de savaşta ambulans şoförlüğü yapmıştır. Savaşın ardından orkestra şefi olarak seyahatlerine devam etti. ABD’de özellikle ilgi gördü. Burada yakından tanıdığı Amerikan caz müziğinin etkileri sonraki eserlerinde özellikle hissedilmektedir.

Ravel 1921’de Fransız hükümetinin Légion d’Honneur ödülünü reddetmişti. 1931’de Oxford Üniversitesi’nin verdiği onursal doktorayı ise kabul etmiştir.

Yetiştirdiği az sayıdaki öğrencilerde belli başlıları Vaughan Williams ile Maurice Delage’dir.

Maurice Ravel, 1927’de kimi sinir sistemi rahatsızlıkları geçirmeye başladı. Bir süre sonra ise kas problemleri ve afazi (söz yitimi) sorunuyla karşılaştı. Ardından bunama belirtileri baş gösterdi. Ve 1932’de geçirdiği trafik kazası sonrasında da durumu iyice ağırlaştı. Bu hastalıklar ve sorunlar sebebiyle beste üretemez oldu. 1937’de geçirdiği başarısız beyin ameliyatının ardından ise ne yazık ki yaşama veda etti.

Ravel’ in müzikal-komedi türünde iki operaya sahiptir, L’heure espagnole ile L’enfant et les sortilèges. İlki, 18. yüzyılda İspanya’da bir saat tasarımcısının sadakatsiz eşinin bir gününü anlatmaktadır. İlk kez 1911 yılında Paris’te izleyici karşısına çıkmıştır.

İkinci operanın librettosu ise romancı Collette tarafından yazılmıştır. Afacan bir çocuğun çevredeki hayvanlarla mobilyalar tarafından cezalandırılmasını anlatır. Bu eserse ilk kez 1925 yılında Monte Carlo’da sahnelenmiştir.

Koreografik şiir La Valse ile Ma mère l’oye, Valses nobles et sentimentales piyano düeti olarak bestelenmiş ve sonra bale müziği olarak uyarlanmıştır. Ravel, Rus opera yöneticisi Dyagilev’in siparişi üzerine ayrıca Daphnis et Chloé balesini bestelemiştir. Koreografik senfoni olarak tanımlanan bu eser Helenistik bir romana dayanmaktadır. Bestelediği son bale müziğiyse Bolero’dur.

İki piyano konçertosundan ilkini savaşta sağ kolunu yitiren piyanist Paul Wittgenstein’ın talebi üzerine 1930 yılında sadece sol el için bestelemiştir. 1931’de tamamlanan ikinci piyano konçertosu ise iki el içindir. Ravel’ in en tanınmış orkestra eseri de İspanyol Rapsodisi’ dir.

Kendisi de oldukça iyi bir piyanist olan Joseph Maurice Ravel pek çok piyano eseri yanında birkaç oda müziği eseri de bestelemiştir.

Ravel’ in vokale dayalı eserleri arasında en öne çıkanı Şehrazat’tır. Bu eser, mezzo-soprano ve orkestra için yazılmış olup Don Quichotte à Dulcinée eseri ise film müziği olarak yazılmıştır.

PAVANE        Pavane pour une infante défunte (Ölü Bir Prenses İçin Pavane)

Fransız besteci Maurice Ravel’ in 1899 yılında Paris Konservatuvarı’nda Gabriel Fauré’ den eğitim alırken solo piyano için yazdığı bir eserdir . 

Ravel, 1910 yılında iki flüt , bir obua , iki klarnet (B  ), iki fagot , iki korno , arp ve yaylılar kullanarak orkestra versiyonunu yayınladı.

KAZ ANA SUITI

Maurice Ravel tarafından 1908 yılında, yakın bir dostunun iki çocuğu için bestelediği dört el piano süiti… masalsı ki, gerçekten de asıl adı “kaz ana’nın masalları” na dahil olan;

I. Parmak çocuk
II. Tapınaklar imparatoriçesi laideronnette
III. Güzel ile çirkinin söyleşileri
IV. Büyülü bahçe

adlı eserleri önce orkestralamış ve daha sonra bale müziği olarak yeniden düzenlemiştir. Balenin ilk temsili 1912 yılında Paris’te “Theatre des Arts” da verilmiştir.

İlk parça olan “parmak çocuk”, ünlü masal yazarı Parrault’un aynı adlı masalını konu alır.

” …parmak çocuk, geçtiği yerlere ekmek kırıntıları döküyor, böylece dönüş yolunu bulabileceğini umuyordu ama dönüşünde tek bir kırıntı bile bulamadı. kuşlar yemişti hepsini…”

Parça, sürekli ölçü değişmeleriyle obuanın, sonra da İngiliz kornosunun sunduğu bir ezgi üzerine kuruludur.

İkinci parça tapınaklar imparatoriçesi laideronnette, Uzakdoğu ülkelerinin birinde geçen bir masaldan etkilenerek bestelenmiştir. Parçanın neşeli, renkli havasını flüt, ksilofon, arp, çelesta ve yaylı çalgılarla verir Ravel…

Üçüncü parçada güzel ile çirkin’ in söyleşileri” ni dinleriz. 

Güzel kız, çirkin hayvanın sevgisini kabullenmekte, o da bu sevginin yarattığı mucize ile silkinip yakışıklı bir prense dönüşmektedir. Vals temposuna sahip olan bu parçada güzel klarnetle, çirkin ise kontrafagotla verilir.

Dördüncü parça “büyülü bahçe, bu güzel peri masalları derlemesinin sonuncusu olup, dans bir büyü atmosferi içinde sona ermektedir. Yaylı çalgıların başlattıkları bu atmosfere daha sonra kornolar, tahta üfleme çalgılar ve bütün orkestra katılır.

Taşar ERKOL