ÇDSO’dan 1 Aralık Konseri

Konser Tarihi : 01 Aralık 2023

Konser Saati   : 20:00

Konser Salonu           : ADANA BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ KONSER SALONU

KONSER PROGRAMI

 

  1. J. HAYDN : ÇELLO KONÇERTOSU NO.1
  2. F. P. SCHUBERT : SENFONİ NO:4        Sol Minör

 

ŞEF                             : Eray İNAL

SOLİST                      : Doruk VİJDAN                     “Çello’’

 

ERAY İNAL

 1983 yılında Ankara’da dünyaya geldi. 1995 yılında Hacettepe Üniversitesi Ankara Devlet Konservatuvarı Fagot Bölümü’ne girdi. Bu kurumda Orhan Nuri Göktürk, Günnur Kurt ile çalıştı; 2003 yılında okul ikincisi olarak Tahsin Arslan’ın sınıfından mezun oldu. Eğitimi süresince üstün başarılarından dolayı iki kez sınıf atladı.

2000 yılında Yamaha’nın düzenlediği Tahta Üflemeliler Yarışmasında ikincilik ödülü aldı. Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası, Ankara Devlet Opera ve Balesi, Bursa Bölge Devlet Senfoni Orkestrası ve Antalya Devlet Senfoni Orkestrası, Borusan İstanbul Filarmoni Orkestrası’nda birçok eserde görev aldı. Ayrıca Kültür ve Turizm Bakanlığı Türk Tanıtma Vakfı (Tütav) ekibinde yer alarak ABD, İngiltere, Fransa, Almanya, İtalya, Slovakya, Ukrayna, Endonezya, Tayland, Singapur, Çin, Katar ve Lübnan’ın da bulunduğu dünyanın birçok yerinde dinleti, organizasyon, fuar, Türk şenlikleri ve gecelerinde Türkiye’yi temsilen görevler üstlendi.

2005 yılında Bilkent Üniversitesi’nde yüksek lisans programına kabul edildi; Bilkent Senfoni Orkestrası’nda pek çok eserde görev aldı. 2007 yılında yüksek lisans programından mezun oldu.

Mezuniyetinden sonra Çukurova Devlet senfoni Orkestrası’nda fagot sanatçısı olarak göreve başladı. 2011 yılında Çukurova Devlet Senfoni Orkestrası Çoksesli Çocuk Korosu’nun müdürü olarak atandı; aynı yıl Çukurova Üniversitesi Devlet Konservatuarı’nda öğretim görevlisi olarak göreve başladı.

Türklerin Anadolu’ya göçünü, savaş, zafer, kutlama, aşk ve düğün temalarını ele alan Anadolu Rapsodisi adlı eseri 2013 yılında Sevda-Cenap And Müzik Vakfı’nın I. Ulusal Beste Yarışması’nda ikincilik ödülüne değer bulundu. 2016’da 15. Mersin Uluslararası Müzik Festivali kapsamında “Mersin Yumuktepe İçin Müzik Arıyor” sloganıyla düzenlenen beste yarışmasında ise Hadrianapolis adlı eseri ile birincilik ödülü aldı.

Mersin Devlet Türk Müziği Topluluğu kanun sanatçısı Ahmet Baran’a ithaf ettiği “Mesnevi” adlı kanun konçertosunun dünya prömiyeri 10 Nisan 2015’te Adana’da yapılmıştır. Eser, Hasan Ferit Alnar’ın 1951’de bestelediği Kanun Konçertosu’ndan sonra yazılan ikinci Türk Kanun Konçertosudur.

DORUK VİJDAN

 9.11.1995 tarihinde Adana’nın Seyhan ilçesinde doğdu. İlköğrenimine yedi yaşında Adana Petrol Ofisi İlkokulunda başladı. Henüz yedi yaşında bir çocukken aile üyeleri tarafından müzik yeteneği keşfedildi ve Çukurova Devlet Senfoni Orkestrası’nın çocuk korosuna kabul edildi.

Koro şefi ve Çukurova Devlet Senfoni Orkestrası flüt sanatçısı Nevin Apaydın’ın yönlendirmesiyle on iki yaşında (2007) Çukurova Üniversitesi Devlet Konservatuarı Müzik ve Sahne Sanatları Bölümü’ne çello birincisi olarak kabul edildi ve Serdar Büyükedes ile çalışmaya başladı.

Konservatuvar eğitimi sırasında birçok ülkede bulunarak birçok farklı platformda konserler verme ve ustalık sınıflarına katılma şansı buldu.

2009: Cihat Aşkın ve Minik Arkadaşları (CAKA) projesine kabul edilerek Jiri Barta ile masterclass verdi ve İzmir Seferihisar’da konserler verdi.

2011: Doğuş Çocuk Senfoni Orkestrası’nda üç yıl çello üyesi olma hakkını kazandı ve bu orkestra bünyesinde Bodrum, İstanbul, Ankara, Konya, Kayseri, Edirne, Mersin, İzmir ve Bursa gibi illerde konserler verdi.

2012: Türkiye Ulusal Gençlik Filarmoni Orkestrası’na seçilerek Almanya’da Bonn, Berlin, Köln, Koblenz, Hollanda’da Amsterdam, Den Haag ve Belçika’da Brüksel’de konserler verdi. Daha sonra Çukurova Devlet Senfoni Orkestrası ve İzmir Devlet Senfoni Orkestrası’nda düzenlenen “Genç Solistler” adlı iki seçmeyi kazanarak bu orkestralarda E. Elgar Viyolonsel Konçertosu’nu seslendirdi ve iki konser verdi. Aynı yıl Çukurova Üniversitesi Devlet Konservatuvarı Senfoni Orkestrası’nda Haydn Do Majör Çello Konçertosu’nu seslendirdi.

2013: Johannes Moser, Jiri Barta, Natalia Gutmann, Umberto Clerici, Laszlo Fenyo, Stanimir Todorov, Roberto Trainini gibi dünyaca ünlü çellistlerin ustalık sınıflarına aktif katılım. Ayrıca ülkemiz çellistleri Çağ Erçağ, Emre Sayarı, Serdar Mamaç, Dilbağ Tokay, Dorukhan Doruk, Oğuzhan Kavruk ve Ozan Tunca ile birebir masterclass yapma şansı da buldu.

2015: Çukurova Üniversitesi Devlet Konservatuarı Senfoni Orkestrası’nda solist çellist olarak dört konser verdi ve Çukurova Devlet Senfoni Orkestrası’nda konuk sanatçı olarak çalıştı.

2018: Çukurova Üniversitesi Devlet Konservatuarı Lisans Bölümü’nden Serdar Büyükedes’ in öğretmenliğiyle birincilik ve onur öğrencisi olarak mezun oldu. Aynı yılın Eylül ayında Çukurova Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Yüksek Lisans programına kabul edildi. Halen Çukurova Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Müzik Bölümü’nden Hakan Çuhadar danışmanlığında mezun oldu.

2022 yılı itibarıyla Çukurova Üniversitesi Devlet Konservatuarı’nda çello eğitmeni olarak göreve başladı.

JOSEPH HAYDN

 Doğum tarihi ve yeri  : 31 Mart 1732 Rohrau, Avusturya

Ölüm tarihi ve yeri     : 8 Mayıs 1809, Viyana

Klasik dönemin ünlü Avusturyalı Bestecisi. Hem Mozart’ı hem Beethoven’i etkilemiştir. Baba Haydn olarak bilinir. En çok senfoni türündeki eserleriyle tanınır; bu türde 104 eser vermiştir.

Yoksul bir ailenin çocuğu idi. Ailesi onu, 6 yaşında iken bir koroya katılmak üzere Viyana’ya gönderdi. Sesi kalınlaştıktan sonra da Viyana’da kalarak müzisyenlik yapmaya devam etti, bestecilik dersleri aldı. 1761’de Esterházy ailesinin yanında iş buldu ve hayatının 30 yıldan fazlasını bu soylu aileye hizmet ederek geçirdi. İşi, onların istekleri ve ihtiyaçlarına uygun müzik bestelemekti.

Diğer bestecilerden ve müzik çevrelerinden uzak oluşu, onun yaratıcılığını ortaya çıkardı, ününün yayılmasına ise engel olmadı. 1780’lerde besteleri tüm Avrupa’da çalınmaktaydı. Ününden ötürü çeşitli yerlere davet edilir ve davet edildiği şehirde ilk kez çalınmak üzere bir eser bestelemesi istenirdi. Bu şekilde yazdığı Paris Senfonileri ve Londra Senfonileri en çok bilinenlerdir.

Yaylı dörtlüleri için yazdığı eserlerde de kendinden öncekilerden farklı olarak her çalgıya eşit rol vererek yenilik getirmiş ve bu düşüncesiyle Mozart’ı etkileyerek Haydn’a adanmış altı kuartet bestelemesine neden olmuştur. Beethoven’ın ilk dönem eserlerinde de Haydn etkisi görülür. İki sanatçının 1781’de başlayan arkadaşlıkları yıllarca sürmüştür. Beethoven’a ise Esterházy sarayında özel ders vermiştir.

100 kadar senfoni, çok sayıda konçerto, oda müziği eserleri, 40 sonat, şarkılar, oratoryolar bestelemiştir.

Haydn, Esterházy ailesinin müziksever üyesi Prens Nikalaus öldükten sonra emekli olmuş ve daha önce Viyana’ya kadar gitmesine bile izin verilmeyen ortamdan kurtulup seyahat özgürlüğüne kavuşmuştur. 2 defa İngiltere’ye giden Haydn, Oxford Üniversitesi’nden fahri doktor unvanını aldı; ömrünün son yıllarında ise Viyana’ya yerleşerek koro ve orkestra için Yaratılış Oratoryosu, Mevsimler Oratoryosu gibi dini koro ve orkestra eserleri besteledi.

ÇELLO KONÇERTOSU                  NO: 1              Do Majör

 Haydn’ın Do Majör Çello Konçertosu müzikteki ender şeylerden biridir: Ortadan kaybolan, ancak yıllar sonra keşfedilen gerçek bir başyapıt. Bu durumda, yıllar sonraydı, çünkü bu müzik, 1961’de Prag’daki Çek Ulusal Kütüphanesi’nde saklanan Radenin Kalesi koleksiyonunda keşfedilene kadar neredeyse tam iki yüzyıl boyunca kayıptı. Her ne kadar el yazması Haydn’ın elinde olmasa da ilk bölümün ana teması besteci tarafından kendi eserlerinden hazırladığı Entwurf-Katalog’unda sıralanmıştı ve bu müziğin özgünlüğü konusunda hiçbir şüphe yok.

Haydn, Konçertoyu 1761 ile 1765 yılları arasında, Esterházy ailesindeki ilk yıllarında ve o sırada ilk senfonilerini bestelediği sırada besteledi. Esterházy ailesi bu yıllarda hala Eisenstadt’taki sarayında yaşıyordu ve bu eser şüphesiz ilk kez sarayın güzel boyalı tavanı, kaba tahta döşemesi ve kristal akustiği ile müzik salonunda icra edildi. Bu klasik bir konçerto değil, zira bu form yirmi yıl sonra Mozart tarafından tematik malzemenin kontrastına ve farklı tonalitelerin çarpışmasına ve çözülmesine bağlı olarak geliştirilecekti. Bunun yerine, Haydn’ın konçertoları hâlâ orkestral ritornellolar ve (aşağı yukarı) tek tematik hareketlerle Barok konçerto formunda kök salmaktadır. Bu Do Majör Çello Konçertosu, Haydn’ın formdaki eserleri arasında en başarılı olanlardan biridir, belki de Barok konçertosunun sınırlarını aştığı için, ritornello’yu daha fazla malzeme çeşitliliğine izin verecek kadar ikincil fikirlerle dolu temalarla zenginleştirdiği için …

Konçerto 3 bölümdür.

 

  1. Moderato
  2. Adagio
  3. Allegro molto

 

Birinci Bölüm             Moderato

Bu Konçerto, klasik konçertodaki gibi hızlı bir hareketle değil, Moderato ile açılıyor. Orkestra, çello aynı fikirle girişini yapmadan önce canlı, neredeyse gösterişli ritornello temasını uzun uzadıya sunuyor ve solist ve orkestra sırayla bunu detaylandırıyor ve ilerledikçe genellikle ikincil ifadelerden yararlanıyor. Haydn burada solistinden bir virtüöz çalmasını istiyor ve son ritornellodan önce kadans yapma fırsatını sunuyor.

İkinci Bölüm              Adagio

Adagio Fa majöre geçiyor ve burada Haydn’ın nefesli çalgıcıları (obua ve korna çiftleri) oturuyor, çünkü soliste yalnızca yaylılar eşlik ediyor; Yaylılar temanın ikinci ifadesine başlarken solist neredeyse sessiz, sürekli bir Do majöre gizlice giriyor. Kemanlar, birçok biçimde tekrarlanacak olan kısa ama canlı bir fikirle gösterişli Allegro molto’yu başlatır.

Üçüncü Bölüm:          Allegro molto

Çello yine neredeyse fark edilmeden içeri giriyor, ancak bu düşük profil uzun sürmüyor, çünkü bu, bölümlerin en parlak olanı, cesur yazılarla ve enstrümanın aralığı boyunca muhteşem geçişlerle dolu.

FRANZ PETER SCHUBERT

 Doğum Tarihi ve Yeri: 31 Ocak 1797, Viyana, Habsburg Monarşisi

Ölüm Tarihi ve Yeri   : 19 Kasım 1828, Viyana, Avusturya İmparatorluğu

Schubert Dört erkek kardeşin en küçüğü idi. Schubert’in müzik yeteneğini önce babası fark etti. 5 yaşına geldiğinde ilk müzik derslerini babasından aldı. Babası ona, temel müzik derslerini ile keman çalmayı, 10 yaş büyük olan abisi piyano çalmayı öğretti. Daha sonra babası Lichtenthal korosunun şefi Michael Holzer’den piyano, org ve şan dersleri aldırdı. On yaşında saray korosuna girdi ve oldukça iyi bir müzik eğitimi gördü. Lichtenthal korosunun ilk soprano sesli erkek koristi olarak ünü kısa zamanda Lichtenthal’de yayıldı. Okul orkestrasının baş kemancılığını ve bazen de yönetmenliğini yaptı.

9 Ekim 1808’de Viyana’da açılan bir sınavı kazanarak Kraliyet Kilisesi Korosu’na katıldı. Burada 5 yıl eğitim aldı. Okul yaşamı biterken, birçok bestesinin yanı sıra ilk senfonisini de yazmıştı. Ardından Lichtenthal’ da öğretmenlik yapmaya başladı.

1810’da sarayın müzikçisi Antonio Salieri ile çalışmaya başladı ve küçük yaşta şarkılar, piyano parçaları, kardeşleri ve babasıyla birlikte çalmak için yaylı çalgı dörtlüleri besteledi. 1813’te henüz 16 yaşındayken ilk senfonisini yazdı, hatta bir de opera bestelemeye çalıştı. 1814’te okulu bırakıp öğretmenliğe başladı. 1815’te bir okula müdür atandı.

1815 yılında İsveç asıllı olan ama Almanya’da doğup büyüyen ekonomik sorunları olmayan bir hukuk öğrencisi Franz von Schober ile tanıştı. Schober, Schubert’ten okulu bırakmasını önerdi, birlikte bir ev tutmayı ve ekonomik olarak onu destekleyeceğini kendisini tamamen bestelerine vermesini söyledi. Bu fikri aileleri de kabul etti ve iki genç bir daire kiralayıp oraya taşındılar. Schober, öğretmenliği bırakıp sadece beste yapmasını öğütledi ve tüm masraflarını karşıladı. Bunun üzerine Franz Schubert, öğretmenliği bırakarak bu yeni arkadaşı ile bir evde kaldılar. Aynı yıl içinde 150 şarkı, 2 senfoni, piyano parçaları, 2 missa, 4 küçük opera besteledi. Arkadaş çevresi çok genişledi. Şairler, filozoflar, ressamlar, politikacılar, saray görevlileri, aktrisler, şarkıcılar, kısaca hemen her kesimden insanın katıldığı bu toplantılarda Franz Schubert’in yeni besteleri çalınır olmuştu.

1817 yılında Kont Esterhazy’nin evinde müzik öğretmenliği yapmaya başladı. Aynı zamanda arkadaşları ile birahanelerde, çatı katlarındaki evlerde toplanır, dans ederler, Schubert en son bestelerini arkadaşlarına çalıp dinletirdi. Bu toplantılara şairler, şarkıcılar, saray görevlileri vb. katılırdı ve beğenilen toplantılar “Schubertiade” adıyla anılırdı. J.M. Vogl adlı ünlü bir baritonun Schubert’in piyanosuna eşlik etmeye başlamasıyla toplantıların ünü giderek arttı.

1818 yazında Schubert Viyana’dan ayrılıp Kont Esterhazy’nin davetlisi olarak Zeleesz’ye (Macaristan) gitti. Bu daveti kabul etmesinin ana nedeni, parasal yönden çok sıkıntıda olmasıydı. Esterhazy’ler müzik âşığı bir aileydi. Kont’un güzel bas sesi vardı. Eşi kontes’ in ve 13 yaşındaki büyük kızının kontralto, 11 yaşındaki küçük kızının da soprano seslerinin yanı sıra tümü piyano çalmayı biliyordu. Schubert, Esterhazy’lerin evinde, müzik dolu çok güzel günler geçirdi. Bu arada beste yapmak için de bol zamanı oldu. 1819 yılı başlarında Viyana’ya geri döndü.

İki defa Macaristan’a, Esterhazy’lere gitti, evin kızlarına müzik dersleri verdi, Avusturya’ya birkaç kısa yolculuk yaptı; bunun dışında Viyana’dan hiç ayrılmadı.

Franz Schubert denince akla “Bitmemiş Senfoni” gelir. 1822 yılında bestelediği ve “8. Senfoni” olarak da bilinen bu yapıtını Schubert’in tamamlayamadığı varsayıldığı için yapıt, bugün de “Bitmemiş” tanımlamasıyla anılmaktadır. İki kısımlı bu eseri yazmak için sanatçının kâğıt bulamamış olması, beğenmeyerek vazgeçmesi veya kaybolmuş olması düşünülmektedir. Ya da Schubert senfonide bir yenilik yapmak istemiş ve bilerek de iki kısım yazmış olabilir.

Bu dönemlerde Schubert iyice hastalanır. Hastaneye yatırılır. Çıktığında ise bir daha eski sağlığına kavuşamaz. “Bitmemiş Senfoni” ise sanatçının bir arkadaşının masasında tesadüfen bulunarak, ölümünden 15 yıl sonra çalınır ve çok beğenilir.

Schubert’in “Bitmemiş Senfoni” si yanı sıra beş adet de “Bitmemiş Sonat”ı vardır. Melodik ve harmonik çatıları tamamlanmış olmalarına karşın bu beş sonat da tam olarak bitirilmemiştir. Bunun da nedeni bilinmemektedir.

Franz Schubert, 1822 yılında Frengi hastalığına yakalandı. Birçok tedavi yöntemi uygulanmasına karşın, zaman zaman iyileşmiş görünse de durumu gittikçe kötüleşti. Ancak hastalığı, çalışmasını etkilemedi ve var gücüyle güzel yapıtlar vermeyi sürdürdü.

Franz Schubert, kısacık ömründe 600’ün üzerinde şarkı, 9 senfoni, operalar, çok sayıda oda müziği ve piyano parçaları bestelemesine rağmen parasal olarak sürekli ailesine ve arkadaşlarına bağımlı kalmıştır. Schubert’in yapıtları ancak ölümünden sonra ün kazanmıştır.

26 Mart 1827 tarihinde büyük besteci Ludwig van Beethoven öldüğünde, onu çok sevdiği için çok hasta olmasına rağmen onun cenaze töreninde 38 meşale taşıyıcısından biri olarak görev aldı.

SENFONİ NO. 4                    DO MİNÖR   D. 417             “TRAJİK”

 Beste Tarihi   : Nisan 1816

Prömiyer         : 19 Kasım 1849, Leipzig – Schubert’in ölümünden yirmi yıldan fazla süre sonra

Schubert 19 yaşındayken, Üçüncü Senfonisinden bir yıl sonra bestelemiştir.

Do minör 4. Senfoni, Schubert’in tamamlanan tek minör anahtar senfonisidir; diğer minör tonlu senfonisi Si minör Bitmemiş’tir .

Bu konuda Mozart’ı takip ediyordu; o da tamamladığı 41. senfoninin sadece 2’sini minör tonlarda yazmıştı.

Esere “Trajik” (Almanca: Tragische ) ismi bizzat Schubert tarafından verilmiştir.

Dördüncü, Do minör (ilk minör tonlu senfonisi), aslında Haydn ve Mozart’ın Sturm und Drang senfonilerine bir geri dönüş niteliğinde ve içinde Beethoven’ın da bazı ipuçları var.

Eser; 2flüt, 2 obua, B ♭’de 2 klarnet, iki fagot , A ♭, C ve E ♭’de dört korno, C ve E ♭’de 2 trompet , timpani ve yaylılar içindir. Eserde 4 bölüm vardır.

Bölümler:

 

  1. Adagio molto – Allegro vivace (Do minör – Do majör)         
  2. Andante (A majör)                                                                           
  3. Allegro vivace – Trio (E majör)
  4. Allegro (Do minör – Do majör)

 

Taşar ERKOL