Sarp Sağkal
Nâzım Hikmet ve Orhan Kemal 3.5 yıl boyunca Bursa Cezaevi’nde aynı koğuşu paylaştı. Usta ve çırak olarak ilişkilerine başlayan ikili, kısa sürede dost oldu. Sonunda Orhan Kemal cezaevinden ayrılırken içinde Nâzım’ı geride bırakmanın hüznünü taşıyan “komik bir hürriyet” hissi yaşıyordu…
Orhan Kemal’lin “Nâzım Hikmet’le 3.5 yıl” kitabında anlattığına göre, iki yazarın tanışması 1940’ın kış mevsiminde, Bursa Cezaevi’nde gerçekleşir. Ancak Orhan Kemal, bundan önce de Nâzım’ı tanıyordur. Nâzım’ın şiirlerine hayran olan Kemal, Bursa Cezaevi’nde günlerini doldururken bir gün, Nâzım’ın Çankırı Cezaevi’nden Bursa’ya nakledileceğini öğrenir ve hapishanenin “kurşun gibi ağır” havasından kurtularak, umutla “güneşli günlerin” gelmesini beklemeye başlar.
SUCUKLU YUMURTA VE TANIŞMA
Beklenen gün geldiğinde ikili hapishane müdürünün odasında taşınır, el sıkışır. Öğlen yemeği vaktinde bir sucuklu yumurtayı paylaşırlar. İkili ilk defa burada sohbet eder ve Nâzım, yalnızlıktan hoşlanmadığını söyleyerek Orhan Kemal’e onun koğuş arkadaşı olmak istediğini söyler. Gerekli izinler alınır ve böylece ikili ilk günden koğuş arkadaşı olur.
ORHAN KEMAL NÂZIM’A ŞİİRLERİNİ OKUYOR…
Nâzım bu süreçten sonra oda arkadaşını teste tutar ve Orhan Kemal’e eğitim durumunu, dil bilgisini ve felsefeye ilgisini sorar. Kemal’in şiire ilgi duyduğunu öğrenince de yazdıklarını görmek ister. Orhan Kemal şiirlerinden birini çıkarır, ilk dörtlüğünü okur fakat Nâzım şiiri bitirmeden “Berbat” diyerek onu durdurur. Orhan Kemal başka bir şiirine başlar ancak bu sefer de Nâzım ikinci dizede araya girerek “Rezalet” der. Kemal’in okuduğu şiirleri en ağır yorumlarla yeren Nâzım, ona örnek olması için “Ben İçeri Düştüğümden Beri” şiirinden “Onlar ki toprakta karınca/ Suda Balık/ Havada kuş kadar çokturlar/ Korkak, cesur, cahil, hâkim ve çocukturlar/ Ve kahreden, yaratan ki onlardır” dizelerini okur. Okudukları karşısında Kemal’in büyülendiğini gören Nâzım, ona hocalık yapmayı teklif eder.
Yazının devamını okumak için tıklayın