Günümüzün büyük çoğunluğu sosyal medyada geçiyor.
Geçenlerde sosyal medyada bir ressama atılan mesaja rastladım.
İçerik ise Türkiye’de sanata verilen önemi özetler gibiydi…
Ressam, kendisine gelen mesajları paylaşmış ve diyecek söz bulamamıştı. Sevgilisiyle kendisinin çizimini isteyen bir kişi, bu çalışma için 40 TL ücret isteyen çizeri şikâyet ederek “Kalem, kâğıt ne kadar para ki… Kargoyu da ben ödeyeceğim zaten” diyerek tutarın mantıksızlığını açıklıyordu.
Ressamın inatla “Çizerin harcadığı vakit ve enerjinin karşılığını vermeyi düşünmüyor musunuz” diye sormasına rağmen “Gözünüz doysun” yanıtını veriyordu.
Müzikte de şu an yaşanılan farklı bir durum değil.
Yüzde 50 kapasiteyle çalışan açık hava sahnelerine, bunun da yarısı rağbet gösteriliyor.
Arabalı konserlerde bin 400 araç kapasiteli alana, 400-500 araçtan fazlası gelmiyor.
Etkinlik yapılmaya devam edilmesi sektör elemanlarının içine su serpse de rağbet beklenilenin oldukça altında.
Bilet fiyatlarını yüksek bulabilirsiniz.
Artık her hafta konser yapılmadığını düşünürsek sevdiğiniz isimler için de o fiyat hiç yüksek olmayabilir.
Bu esnada online ve ücretli konserler de artıyor. Ama dinleyici karantinada canlı yayınlara ne kadar doyduysa artık online konsere para vermek istemiyor.
Yetmezmiş gibi insanlar dijital müzik dinleme platformlarında reklamları atlamanın yolunu, para vermeden VIP üyeliğin ilmini paylaşıyor ve bununla gurur duyuyor.
Müzik sektörünün ekonomisine katkı sağlayan temel taş olan “dinleyici”, bu dönemde elini eteğini fazla çekti sanki…
Yazının devamını okumak için tıklayın