Doğal özlemlerini tuvallere yansıtıyor – Kudret Sönmez

Biraz ders aldıysak iyi; evren denilen atölyede verilen tavizsiz hayat kurslarından… Kötü giden havanın hiddetinden, canları tutuşturan dizginsiz ateşin gazabından, binaları yıkan azgın selin suyundan, doğanın afet şiddetindeki diğer şamarlarından, dünyanın özgür döngüsünü donduran bütün kısır olgulardan… 

Eğer, birazcık olsun içimizde varsa iyi… Hayat tablomuza bulaşan felaketler esnasında tırsıp mızmızlanan olumsuz figürler yerine, siyahla beyazın arasında dimdik durup her olumlu renge erişmeyi başaran canlardan.

***

Osman Güleç… 1961 yılında Malatya’nın Darende ilçesinde gelmiş dünyaya. Henüz hayatın ve dünyanın sunduklarını yeni yeni keşfetmeye başladığı çağlarda, yani çocukluk yıllarında almaya başlamış eline kâğıdı, kalemi. Çevresinde gördüğü, ilginç bulduğu her şeyi naif gücünün yettiğince resmetmiş büyük bir hazla.

Sonra, hayatın gerçekleriyle yüzleşmeye başlamış. Eğitim, öğrenim, iş dünyası vs. derken, kendini Adana’da bulmuş… Şu an, elbise askısı ticareti ve kuş yetiştirme işleriyle uğraşan Güleç, sanatla kurduğu bağları hiç koparmamış. Yağlıboya tablolarıyla tanınan ve bu doğrultuda sosyal etkinlikler düzenleyen ressamımız, sanat ve doğayla derinleşen duygularını şu sözlerle özetliyor:

“Sanat ve üretimi, sonuçta sizin mutlu olduğunuz, merak ettiğiniz, korktuğunuz, mücadele ettiğiniz yerden beslenir… Bu bağlamda, doğa her zaman bir öğretmen olmuştur sanatçıya. Öğretileri, deneyimleri, biçim ve renkleri, değişkenlik özelliği ve sonu olmayan döngüsüyle sanatçıyı tetikler. Üretken bir birey haline getirir. Bu üretkenlik dürtüsüyle canlılara yönelirsiniz. İnsan ve hayvan eskizleri, etütler, denemeler, boyamalar ve derken tablolar çıkar ortaya.”

VE SONRA…

“Sonra, iş – güç, hayatın koşuşturmaları ve beton yığınları arasında kaldığınızı hissedersiniz… Bu sıkışmışlık içinde, en son yaptığınız doğa resmi karşısında bir çay içmek sizi kurtarır, özgürleştirir, doğaya uçurur… Doğaya düşkünlüğüm nedeniyle, hep doğada olmak için sebepler buldum. Kara avcılığı, balık avcılığı ve derken kuş merakı… Halen, doğadan toparladığım birikimleri, doğaya olan tutku ve özlemlerimle, işyerimdeki kanarya sesleri eşliğinde kahvemi yudumluyor ve tablolarımda görmek istediğim doğayı resmediyorum.”