8 yaşlarındaydım.
Bir sabah babam dükkana giderken ”baba ben de gelebilir miyim?” dedim.
“Hadi gel” dedi.
Geldim.
Bi daha dönemedim.
Ortalığı süpürmeye başladım. Müşterilere çay söylüyordum.
Ama zımpara yapmayı hiç sevmiyordum.
Zaten zımpara da beni sevmiyordu. Bir gün itiraf etti.
Evimiz yakındı babama sefertasıyla yemek getirip, götürüyordum.
Sonra fırça tutmayı, yazıp çizmeyi, eskiz yapmayı, renkleri öğrendim.
Sarı maviyle karışınca yeşil oluyordu, kırmızıyla karışınca turuncu..kırmızı da maviye girince morlaşıyordu.
Hayatım renklenmişti.
Tabela yazmaya başladım.
Boyamaya başladım.
Yıllar geçiyordu.
Ve ben yavaşça tabelacı oluyordum.
Sonra da tam oldum.
Babam öyle söyledi.l
Bir yandan da okuyayım dedim. Mühendislik okudum.
Mühendis tabelacı oldum.
Babam “tabelacı” sözcüğünü pek sevmezdi.
Ama gerçek buydu.
Artık “tabelacı mühendisdim”
Mühendis olduğumu duyanlar “tabelacılkla ne ilgisi var” diyordu.
Ben de “her şeyin temeli matematiktir” diyordum.
Ve hala diyorum.
————————–
Bugün arasta’da bu renkli dükkanı görünce taaa..o günlere dönüverdim.
“Baba ben de dükkana gelebilir miyim?”
————————–
Sarıyakup Mah. / Adana / Eylül 2018
DÜKKAN Aydın Sihay