Edebiyatın hayatın neresinde olduğu çok yazılan ve tartışılan konulardan biridir. Bu konuya belki iki açıdan bakmak gerekir. Hayatımızı belirleyen geniş anlamda edebiyat, bir de gündelik hayatımızda yer alan edebiyat.
Günlük okumalarda, çoğu zaman bir iç aynaya bakar gibi oluruz. Ya hayatımızın izdüşümüyle karşılaşırız ya da birden gerçeğin ötesine hayal dünyasına sürüklenip gideriz.
Özellikle bu ilişkiyi düşündüğümde günlüklerden satırlar belleğime düşer. Günlük tutmak bugünden düne bakış perspektifini sunar bize. Hatırlamak bazen bugünümüze gökkuşağı gibi doğar, bazen de bir karaltı içinde buluruz kendimizi.
Gerek yazarlarda gerek okurlarda edebiyatın izi gündelik hayatı biçimlendirmiştir. Gündelik hayatın içinde görkem de vardır yalınlık da. Tiyatro dünyasından buna örnekler verilebilir.
Artık anılarımızda, belleğimizde yaşayan Yıldız Kenter’in Shakespeare ile Çehov karşılaştırması unutulmaz mukayese örneği olarak, evrensel ile ulusalın kesiştiği noktayı belirleme açısından da önemlidir.
Yazının devamını okumak için tıklayın