Ege ile Akdeniz’in birleştiği koylarda seyrediyoruz teknelerle, içimiz keyifli.
On kişiyiz, 1974’de tanıştığımız Tarsus Amerikan Koleji sıralarından beri,
Nedenini tam bilmediğimiz bir dostluk, muhabbet ve anı tazeleme bizimkisi.
Kulağımda James Blunt’ın muhteşem şarkısı ‘’You’re Beautiful’’
Şarkı ‘’ My life is brilliant’’, hayatım ne görkemli’’ tarzında bir sözle başlar.
Ben de, bu en eski arkadaşlarımla birlikteyken aynı şekilde düşünüyorum.
Oysa şarkıcı, metroda bir kez gördüğü ve hayatı boyunca bir daha göremeyeceği,
Güzel bir yüz için yazmış şarkıyı, ve o tek görüş anını hayatına yayışını anlatıyor.
Tıpkı bizim kolejdeki yedi senenin her anını hayatımıza bezeyişimiz gibi.
Sevgili sınıfdaşlarım, akşam yemeğinde neden bunca yıldır böyle hissetiğimizi,
Bu muhabbetin nedenini anlat Emre, bir konuşma yap diyorlar.
Kıramıyorum ve Soren Kierkegaard ustadan alıp eli, onlara sesleniyorum…
≈∞≈
Der ki Soren usta: Bir şeyin, bir insan için gerçek olabilmesi,
İnsanın onu tutkuyla ve kişisel olarak kavramasına bağlıdır.
Eğer ki yaşanmış bir gerçek, insanın varoluşuna dokunamazsa,
Onu değiştiremezse, kazanılmasının anlamı yoktur.
Kierkegaard, gerçeğin kazanılması yolunda ipucu da verir.
Der ki; ‘’hayat estetik, etik ve inanç olarak üç dönemdir’’.
‘’Bu dönemleri, biribiri içinde karıştıp, sindiremeden yaşayan bireyler,
Uzun yaşamın anlamını kavrama kargaşasına düşer,
Ve hakikati değil kavramak, sorgulayamaz bile’’, diyerek vurgular.
‘Sorgulayamaz, sorgulatmaz, sorgulayanı da sevmez’, der.
Soren Kierkegaard yaşamın estetik dönemine takıntılıdır.
‘’Çocukluk ve gençlikte insan hazlarının esiridir’’ der,
Sürekli bedensel ve hormonal değişim rüzgarında sallanır.
İyiyi ve kötüyü, hoşuna giden ve gitmeyen olarak ayırır.
Bu nedenle doğru yanlış ayrımı iyi bir kılavuz gerektirir.
Estetik dönem kılavuzu usla boğmamalı, inançla vurmamalıdır.
Çağdaş kılavuz ve rasyonel eğitimle estetik çağı gül bahçesidir.
Sonra akıl bırakmaz insanı, mantıksal ve fiziksel olgunlaşmayla,
Sadece hazzın yetmediğini anlayan insan arayışa gider,
Varoluşunu ve yolculuğunu ararken aklını ve mantığını kullanır,
‘’Etik yada akıl dönemi en önemli yaşam eşiğidir’’ der Soren.
Eşiğe gelişin ihtişamı, estetik dönemin sağlıklı olmasıyla oluşur,
Geçiş, estetikten etiğe geçiş, insanoğlunun en büyük adımıdır.
İşte diyorum sevgili arkadaşlarıma, o estetik dönemi sağlıklı yaşayıp,
Hep beraber ve özgürce akıl dönemine geçişin damağımızdaki tadıdır bu…
≈∞≈
Soren ustaya göre yaşamın bir de üçüncü dönemi vardır.
Hazların ve aklın bir türlü erişemediği nihai gerçeğe merakla,
İnsan olarak, ruhu bedenle birleştirebilmek için,
Varoluşun nedenini sorgulayıp, kavrayabilmek için mutlak gerekli bir dönem.
Şimdi de diyorum, o dönemdeyiz ve hala birlikteyiz kardeşlerim.
Yaşamın ötesi ve gerisini anlayabilmek için gerekli,
Estetik hazza, mantıksal akla sığmayan üçüncü bir dönemdeyiz.
‘Asla’ der büyük usta ; ‘dönemleri biribirine karıştırmamak lazım’.
Çünkü insan fizyolojisi, zamanından önce yutulanı tükürür,
İnsan anatomisi, zamanını geçirmişken kuşanılanla sırıtır.
Bugün sürekli tükürüp ve sırıtan yaşamlar içinden çıkarılabilecek,
Sürdürülebilir dostluklar için, Soren ustanın işaret ettiği ilk dönem,
Özellikle de akla terfi ettiğimiz ikinci döneme sağlıklı geçiş elzem.
Onun için yarım asır sonra hala James Blunt’ı aynı keyifle dinleyip,
Estetikten akıla özgürce geçtiğimiz o anların örüntülerinde sarılabiliyoruz.
≈∞≈
Sevgili arkadaşlarım da geriye bakınca, Kierkegaard’a hak veriyor.
Estetik çağda, hazların yönlendirmesinin ayıpla, yasakla, hötle kalıba alındığı,
Etik çağın; eşik akıldan, varoluşçu sorgudan uzak geçildiği,
İnancın erişildiği değil de, cebren ve hileli yaptırımlarla verildiği,
Fizyolojik gelişiminin dogmatik kalıpla ezildiği milyarlarca insan var.
Belki de 50 yıl hem bizi, hem de biz misali birçok eski dostlukları diri tutan,
Estetiğini sağlıklı yaşayıp, etik aklın aranmasıyla gelişmiş yıllardan,
Aklın da yetmediğini kavrayıp, farklılıklarla da olsa inancının özüne erişmiş,
O insan olma yoluna, beraberce başlayıp yürümek ve ‘’kabul’’ olmalı diyorum.
Sonbahar esintisindeki koyda, o güzel akşam sohbetinin içinden çıkan muhabbete,
Soren usta ve James Blunt’ta katılıp yardımcı oluyorlar ,
‘’ Hayatın muhteşemliğini ve dostluğun güzelliğini anlamamıza …