Hayatımızı bir yol, bir yön yada bir yer arayarak geçirdiğimizin,
Bir yerden çıkarak diğer bir yere gitmekle geçiştirdiğimizin,
Bir yer ile katedilen yol arasındaki devinmeyle bitirdiğimizin farkındamıyız.
İnsanlık tarihi, hatta dinler, felsefeler, kadim öğretilerin kapsamına bakınca,
Doğru yada yanlış hep bu yer, yön, yol arayışına çareler aradığını görüyoruz.
Her öğretinin vaadi, gösterdiği yön, yol ve yer farklı olmuş.
Kimi hemen yanı başımızda, kimi çok uzak,
Kimi bu zamanda, kimi başka zaman diliminde,
Kimi bedende, kimi ruhta , kimi akılda.
Şimdilerde artan insan ihtiyaçları ve tükenen eldeki kaynakların sınırında,
Hızla artan nüfus, açlık, eğitimsizlik, bir türlü yükseltilemeyen çevre bilinci,
Önü alınamayan hastalıklar, etnik ve sitemik amaçlı çatışmalar arasında,
Hala yol, yön ve yer bulma çabasını bitirememiş bir insanlık.
Bir yanda akılcı değerlerle, tarihi derslerin yarattığı yön bulma duygusu,
Diğer yanda tekerrür değerleri ısıtıp ısıtıp önümüze getiren şaşırtmaca.
Bir yanda veri, muhakeme, bilgi, bilme, bilgelik ve tekamül haritası,
Diğer yanda hurafeden kandırmaca, teknolojik aldatmaca, duygusal kayırmaca.
Süregelen dünyanın yön gösteren siyasal sistemlerinin çarpıklığında,
Yol gösterici olması gereken kadroların yetersiz, anlamsız liyakatsizliğinde,
Yer olarak hayal ettiğimiz nihainin ahlaki çürümüşlüğünde,
Nasıl bulacağız yolumuzu, yönümüzü yerimizi.
Deli soru bu dostlar, hepimizi geren deli soru…
●●●●○○○○●●●●
Yön, yol, yer bulma savaşçılarıyız, en basitinden bakarsak.
O, yere göğe sığdıramadığımız aklımızı bir kenara koyun,
Milyarlarca güneş sistemindeki orta halli gezegenden birinde,
Tüm kabiliyet ve yetisi sınırlı varlıklarız.
Müneccimlikle yolumuzu bulmaya çalıştığımız günlerden,
Zamanı ölçebilir hale geldiğimiz güne dek büyük saygı duyduğumuz doğaya,
Gözlem, çıkarım ve bilme yetisiyle hakim olduğunu sanan insan formu sayesinde,
Yerküreyi evrenin merkezine koyan bir benmerkezci insan anlayışıyla adeta başkaldırmış,
Ve asıl yönümüzü bulduğumuzu sandığımızda kaybetmişiz yönü, yolu ve yeri.
Zaman ilerlemiş, eskiyi yeniye, yeniyi yana ileriye geriye bağlamışız tarih boyunca,
Hareketsiz sınırlı ve dar boyutlu evren, birden açık hareketli sınırsıza devinmiş,
Yanlışlarımızın hep bize dayatılan yönlendirmeler olduğunu farketmişiz,
Savları birer birer çürütülüp, redde uğramış yolları zaman içinde terketmişiz,
Çağları değiştirmişiz, aklı yontmuşuz, çevre ve iklimi bile elimizle yöneltmişiz de,
Hala niye yön, yol ve yer ararız dostlar, niye bulamayız o ideali?
İnsanı temel gerçeklik olarak alıp, akla hakettiği değeri veren,
Bireysel çıkarlarla genel çıkarların, haklarla ödevlerin, doğa ile insan arasında,
Kendiliğinden bir birlik uyum sağlıyacağını savunan liberal bireyci düzende bile,
Metafizik mertebelenişi, kanıta dayalı veri akışında dilüe eden günümüzde bile,
Herkesin farklı yönde yolda ilerleyip, hala ne aradığını bilmemesi ne ola?
●●●●○○○○●●●●
Ya Emre kardeş, yazı giriş, gelişme ve sonuçtan ibaret bir ifadedir.
Sen hala giriştesin, hani gelişme, nerede sonuç diyorsunuz.
Demem o ki dostlar; bu anlı şanlı insanlık tarihi boyunca
Hep yön, yol ve yer arayışıyla ömürlerini tüketen milyarlarca insanın,
Bugün geldiği noktada, bunca veriye rağmen bilinmezlik hissetmesi,
Tekbiçimli, boş ve gelipgeçici figürler etrafında kümelenip debelenmesi,
Azınlıkları, sosyokültürel envanterin nadide kimliklerini marjinalleştirip, önemsizleştirerek,
Otoriter kalelere karşı evrensel liberalizm safsatasıyla,
Yaşam biçimleri ve kültürlerin çeşitliliğini ezip yoketmesi,
Halen yönümüzü, yolumuzu ve yerimizi bulamadığımızın göstergesidir.
Yol iki yer arasında değil, yer iki yol arasındadır der bir deyiş.
Dünya uygarlığı denen şey,
Her biri kendi yolunu bulmuş, yönünü bilmiş, yerini anlamışların,
Kendi öz ve özgürlüğünü koruyan topluluklarının,
Küresel çapta birlikteliğinden ve ortak yücelmesinden başka bir şey değil.
Nihai mutluluğumuzun, tüm insanlar arasında eşitliğin ve kardeşliğin olacağı,
İnsanların aynı düzeyde ve eşit sayılacağı dünyada olduğu uygarlık fikri,
Asla biribirine vereceği kalmamış, tek tip, tek sesli ve kayıtsız ortak bir düzen değil.
Önemli olan yol, yön yada yer değil aslında,
Onu ararken, yürürken ve bulurken kullanılan evrensel değer ve erdemler,
Ve sadece onların ışığında insanın önce kendini bilme yolculuğu.Hala insanlık girişi yazıyor, gelişme sonuç buna bağlı dostlar…