Füruzan Yaşamını Yitirdi

Fotoğraf: Mehmet Emin Arıcı,

15. Altın Koza Film Festivali’nde jüri üyesi olan Füruzan, Adana’dan ayrılmadan önce kenti bilen birisi tarafından Adana’yı gezmek ister. O zamandan bu yana süren dostluğumuz, son dönemlerde kızı ile yaşadığımız tatsız bir olay sonrasına kadar devam etmişti. Armağan Çağlayan’ın sosyal medya üzerinden yaptığı paylaşımı görünce yaşanmış güzel yılları hatırladım. Bu paylaşımı yapmak istedim. Bana göre Şahin Kaygun’dan sonra en güzel fotoğraflarını ben çektim ve onlarla uğurlamak istiyorum.
Güle Güle Füruzan.
Mehmet Emin Arıcı’nın vizöründen 12 Kare Füruzan

 

 

 

Yalova Demir Köyü İlkokulu’nu bitiren Füruzan, orta öğrenimini yarıda bırakarak kısa bir süre tiyatro oyunculuğu yaptı. Daha sonra tamamen edebiyata yönelen Füruzan, gözleme dayalı gerçekçi bir anlayışı benimsedi. Karikatürist Turhan Selçuk ile 1958’de evlendikten sonra bir süre Füruzan Selçuk imzasını kullandı.

Füruzan, ilk öykü kitabı Parasız Yatılı ile 1972 Sait Faik Hikâye Armağanı’nı kazanınca ünlendi. İlk romanı 47’liler ile de 1975 Türk Dil Kurumu Roman Ödülü’nü kazandı. Parasız Yatılı adlı eseri sinemaya uyarlandı.

Füruzan’ın Eserleri

Öykü: Parasız Yatılı (1971) Kuşatma (1972) Benim Sinemalarım (1973)
Gecenin Öteki Yüzü (1982)Gül Mevsimidir (Kuşatma adlı kitabındaki bir uzun hikayesinin ayrı basımı, 1985)
Sevda Dolu Bir Yaz (1999)Toplu Öyküler (2003) “Su Ustası Miraç” (?)

Roman: 47’liler (1974) Berlin’in Nar Çiçeği (1988)

Gezi ve röportaj: Yeni Konuklar (1977) Balkan Yolcusu (1994)Ev Sahipleri (1981) İşte Bizim Rumeli / Bosna Hersek, Makedonya, Bulgaristan, Yunanistan (1994).

Oyun:Redife’ye Güzelleme (1981)Kış Gelmeden (1997)
Şiir:Lodoslar Kenti (1991)

 Çocuk kitabı:Die Kinder Der Türkei (1979, Türkiye Çocukları)
Antoloji: Bir Güldeste (hikaye antolojisi, Almanya, 1984)

Ece Ayhan sordu, Füruzan yanıtladı: Sınıfına sırtını dönmek kimin haddine?

Füruzan 1971 yılında kitabı ‘Parasız Yatılı’ ile ilgili sorularını yanıtladı. Füruzan, “Çıktıkları kattakiler kadavradır yahu, adamakıllı yozlaşmışlardır” dedi.

DUVAR – Füruzan, 1971 yılının Mart ayında “Yeni Edebiyat” dergisinin 2. cilt 5.sayısında Ece Ayhan’ın “Parasız Yatılı” kitabıyla ilgili sorularını yanıtlamıştı.

Füruzan’ın edebiyatındaki önemli izleklere dair ipucu verdiği yanıtları şu şekilde:

 

 

 

 

 

Ece Ayhan: Yıl 1971. Kalabalıklar karşısına çıktı Parasız Yatılı. Böylece bir yazarsın artık Füruzan. Bakalım şimdi ne yapacaksın?

Füruzan: Ne yapacağım, aralıksız çalışıyorum, yazıyorum. Bir de havuzlarda çalışanların eline geçse diye düşünüyorum Parasız Yatılı. Yer minderleriyle çevrili odalara girse… Aşağılarda gaz lambalarının şişelerini bezle siliyorlardır. Bayram günlerini çok severler. Ben şimdi daha da seviyorum. Her yanı ikinci mevki olan vapurlarda kızararak gülümseyen gencecik gelinlerin bayram konukluklarını, artık yanlarına oturduğumda tedirgin olmayacaklar.

Ece Ayhan: Elbette, hayatın orta ikisinden ayrılan insanlar, çok sevecekler Parasız Yatılı’yı. İstanbul’da ve bütün kentlerde bunun bir anlamı, bir nedeni olmalıdır.

Füruzan: Parasız Yatılı, almayı değil vermeyi içeriyor. Sofaların loşluklarında, arka bahçelere bakan odalarda çapaklı uykular uyuyan çocuklar var. Bu çocuklara almayı öğretmiyorlar. Her şeyde olduğu gibi, örneğin, parasız yatılılık bir lütuf olarak sunuluyor onlara. Ancak kazananlar yaşayabilir diye. Yarışta binlerin arasında yüzde olmak azımsanacak bir şey mi? Sanırım seveceklerdir Parasız Yatılı’yı, sınavlara girenler ve dönenler. Dönemin, yarıda kalmanın, ayrılmanın onurunu yenileyeceklerdir. Bayram yerleri ellerinden tutulup götürülmeyen çocuklarla dolu. Yaşları ne olursa olsun kendileri giderler. Bir türlü bitmez üşütmelerinin sümüklerini yalayarak. Ne güzeldirler. Baloncular da bayram yerlerinin gediklileri. Apartmanların bile girişinde kunduralarını çıkaranlar. Çeşitli işlerde çalışanlar. Yani “Her işi yaparız” diyenler. Türkiye’nin hemen bütün kentlerindeki görünüşler bunlar, çünkü biz kazanamadık. Birinci sınıfta, hangi mesleği seçeceksiniz konulu ödevde doktor, mühendis, subay, tayyareci diye yazmıştık. Biz kazanamadık. Şimdi kazanmayı da öğreniyorlar becerikli ve sabırlı eller.

Ece Ayhan: “Kitle partisi şairler”den olmayışın önemlidir.

Füruzan: Bir açıklama getiriyorsun bana. Sınıfına sırtını dönmek kimin haddine?

https://www.gazeteduvar.com.tr/ece-ayhan-sordu-furuzan-yanitladi-sinifina-sirtini-donmek-kimin-haddine-haber-1668707

Çok şiirli, kederli, çok lezzetli: Füruzan ve öyküleri

Hasan Bülent Kahraman,

Füruzan eşsiz bir yazardı. Yarattığı şiir öykülerinin adlarına da sinmiştir. O güzel adlı öyküler, Türkçe durdukça duracak.

Füruzan…

Ankara’dayız, Bilgi Yayınevinin, defalarca yazdığım bodrum kattaki ofisindeyiz, editör Attila İlhan’ın odasındayız. Koridorda birtakım sesler oluşuyor. Derken kapıdan içeri bembeyaz kürkler giyinmiş, başında yine beyaz kürk kalpak olan nefis bir kadın giriyor. Sadece kadınlar içeri girince ayağa kalkan Attila İlhan koltuğundan doğruluyor, çok karışık ve o zaman siyah saçları ve biraz da ürkütücü bakışlarıyla (Şiirinde öyle diyordu, “Gözlerini görseydiniz korkardınız/polisten kaçıyordu derdiniz”) kadına bakıyor ve “Nasılsınız karlar Prensesi Zinia hazretleri” diyor: “Sizinle Vladivostok’ta mı karşılaşmıştık, yoksa Çelyabinsk’te mi, beni hatırlamadınız mı, ben Prens Mışkin…”

Hayretle izliyorum, Füruzan olduğunu derhal anladığım kadın da oynamaya başlıyor, Attila abi elini öpünce, “Hatırlamaz olur muyum, ne votkalar içmiştik” diyor. İlhan, “Ne semaverler, ne çaylar, ağzımızdan çıkan buhar büyük ağaçlar halinde donardı, unuttunuz mu?…” Oyun devam ediyor. Bakıyorum, Füruzan’ın yanındaki eşi gülümsüyor ama asabi bir gülüş o, biraz rahatsız olmuş gibi. İlhan’ın son cümlesi kendi dramını anlatıyor, “Şimdi Angora’da kendimizi ve anılarımızı tüketiyoruz…” Sonra, aradan epey zaman geçtikten sonra, İlhan’ın bir şiiri yayınlanıyor, şimdi Böyle Bir Sevmek isimli kitabındaki şiiri; “Kar kasidesi”.  Şiir, ‘Prenses Zinia’ya…’ ithaf edilmiş. Ben anlıyorum ve soruyorum, “O mu?” diyorum, “Evet” diyor, “O”; gözlerini kısarak.

İlk kez 1973 gibi gördüğüm Füruzan’la öylece tanışıyorum.[1] Onlar işlerini konuşacaklar, izin isteyip ayrılıyorum. Yıllar sonra Füruzan’la çok dost olacağız. Edebiyatçılıklarımız bir yana, ikimiz de sinema delisi ve festival kuşuyuz. Füruzan, festivalin neredeyse tüm filmlerini izliyor. Ben de fena değilim. Çıkınca Kaktüs barda oturuyoruz. Film-edebiyat sarmalında konuşarak kendimizi yitirebiliriz ama öteki filmin yaklaşan seansı ancak bir kahve içmemize olanak veriyor. En son 2020 yılında Tüyap Kitap Fuarının galasında görüşüyoruz. Buluşalım diyoruz ama Kovit hiçbir şeye izin vermiyor. Haberlerini yakın dostum ve editörü Murat Yalçın’dan alıyorum. Nihayet…

 

https://t24.com.tr/yazarlar/hasan-bulent-kahraman/cok-siirli-kederli-cok-lezzetli-furuzan-ve-oykuleri,43531