Aranıp dururuz bazen… Sokaklardan caddelere uzanan, toprağın düzlüğünden dağlara ve gökyüzüne yükselen bir bakışla görmeye çalışırız hayatı. Sonra iner kendi içimize, bakarız neleri biriktirdiğimize.
Eğer doğru okumayı bilirsek yüreğimizi, yeni bir pencere açıp daha derin uzanırız herkesin bilemediklerine. Ve mavi gezegen diye adlandırılan bu küre, milyonlarca yıldır dolaşıp durduğu sonsuz lacivertte sanatla çerçevelenir yansıtabildiğimizce.
…
1961 yılında Kahramanmaraş’ta doğmuş Halil İbrahim Tutak… 1982’de mezun olmuş İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden. 3 yıl sonra da serbest avukat olarak çalışmaya başlamış İstanbul’da.
Bireysel çabalarıyla başladığı fotoğraf çalışmalarını daha verimli hale getirmek için, 1995 yılında İstanbul Fotoğraf ve Sinema Amatörleri Derneği’ne (İFSAK) üye olmuş. Bir dönem, aynı derneğin yönetim kurulu başkanlığını da yapmış. 2009-2011 yılları arasındaysa, Kahramanmaraş Fotoğraf ve Sinema Sanatı Derneği (KAFSAD) Yönetim Kurulu Başkanlığı görevini üstlenmiş.
Halen Türkiye Fotoğraf Sanatı Federasyonu Yönetim Kurulu Üyesi olan Tutak, fotoğraf çalışmalarını hazırladığı dia gösterilerini ülkemizin birçok yerinde sunup karma sergilere katılmış. 1999, 2002 ve 2012 yıllarında düzenlenen Uluslararası Fotoğraf Sanatı Federasyonu (FIAP) bienallerinde Türkiye’yi temsil eden takımlarda yer almış. Yazı ve fotoğrafları, ulusal basının birçok dergi ve gazetelerinde yayımlanmış.
SADECE SANATA GİDEN YOL
2002 yılından sonra, avukatlık mesleğinden ayrılarak fotoğraf sanatına ve yazarlığa vermiş kendini sanatçımız. Gerçi arada başka işlere yönelse de, fotoğraf makinesini ve kalemini hiç bırakmamış elinden. 2004 yılında, TRT yapımı “Bulutlara Doğru” adlı belgeselde danışman ve metin yazarı olarak görev almış.
Çeşitli kurumlarda düzenlenen temel ve ileri düzey fotoğraf kurslarında eğitmenlik yapıyor şimdilerde. Bu alandaki çalışmalarına, 2013 yılı Ekim ayında kurduğu Gaziantep Fotoğraf Kültür Sanat Atölyesi’nde devam ediyor.
FOTOĞRAF DEYİNCE…
“Fotoğraf benim için hayatı anlamanın ve anlatmanın yolu. Tabii ki bunun tek yolu fotoğraf değil ama en önemlisidir bence…” diyerek, fotoğraf sanatına olan tutkusunu dile getirmeye başlıyor Halil İbrahim Tutak. Ve sözlerine şöyle devam ediyor; “Ben doğrudan fotoğrafla ilgileniyorum. Ürettiğim fotoğraflar bir insanın hayatına olumlu anlamda katkıda bulunacaksa, bir çocuğun hayatını değiştirecekse; bırakın sanatçı sayılmayı, beni fotoğrafçı bile saymasınlar, umurumda değil. Ömrümün sonuna kadar ‘sümüklü çocuk’ ya da ‘yoksul köylü’ fotoğrafı çekmeye razıyım. Yeter ki o fotoğrafların bir insana yararı dokunsun…
Şu an kendi atölyemde, temel eğitimden başlayarak farklı düzeylerde eğitim veriyorum. Belirli bir düzeye gelen arkadaşlarla proje oluşturma üzerine çalışıyoruz. Bilgiyi paylaşmayı seviyorum. Kişisel olarak da uzun soluklu projeler üzerinde çalışıyorum.”
Anlattığı ve anlatmak istediği daha pek çok sanatsal görüşleri var Tutak’ın… Nasıl ki evren tek kareye sığmıyorsa, ben de tek yazıya sığdırıp yansıtamıyorum o düşünceleri. Dünyanın uzaydan çekilmiş fotoğrafı gibi özetleyip ifadeleri, bırakıyorum kalemimi.
…
Aradığımızı buluruz bazen… Eğer yürek kapımızı doğru bir yerde açabilirsek… Vardığımız her sonuçta özgün bir başlangıca erişir, yeniden sıvarız yüreğimizi olabildiğince.