Haluk Uygur – Deprem Öyküleri

700 yıllık Ulucami’nin yıkıntısı önüne kurmuştu tezgahını… Tezgahının arkasındaki ahşap direklerden yapılmış hayma dikkatimi çektiği için sordum, nedir bu diye;
“Burada dükkanım vardı, yeri belli olsun istedim” dedi ve şaşırdığımı görünce anlatmaya devam etti;
“Enkazdan kendi gayretimle çıktım. Babamı da ben çıkardım. Tam üç gün annemin sesini duyduk, sesi kesildiğinde ulaşabildik ancak. Kız kardeşim ise kayıp! Biz kızkardeşimi ararken annemi götürüp gömmüşler. Kardeşim kayıp, annemin de mezarı kayıp”.
Anladım… O kadar şey kaybetmişti ki, en azından dükkanını kaybetmemek için, tahtalardan işaret koymuştu.

 

Güvercinleri bekliyordu… Yuvaları yıkıldı, günlerdir açlar dedi. 04.17’de 4 can çıkarmış enkazdan, biri sağ diğerleri ölü.
Anladım ki hala kurtarabilecek bir şeyler arıyor.

 

Adıyamandayım…
Bilboardlarda çok sayıda “işçi aranıyor” ilanı var…Dolgun ücrette…
Depremde çok sayıda işçi vefat ettiği için böyle bir açık oluşmuş.
Kaç kişi vefat etti ki diye sordum;
En az elli bin dediler…
Sadece Adıyaman’da mı sormaya devam ettim…
Cevaba şaşırdım!