Hayat yolumuzu renklendirme vaktindeyiz – Kudret Sönmez

Bu yazım için klavyeme dokunduğum vakitlerde, toprak sağanak halde su içiyordu. Gürlemeyen gökyüzündeki bulutlar, kısa süreliğine de olsa gözyaşlarını esirgemedi Adana’dan. Kış mevsimi uzatmaları oynuyor sanki.

Bu sene gecikti yağmurlar. Bir yerleri sel götürürken, Çukurova’yı unuttu iklimin ıslak nimetleri. Bir de yerin yüzü kırışmaya başlayınca, çatlayınca toprağın teni sanatsal etkinliklerimizin çoğunun sesi kısıldı. Örneğin; depremlerin başladığı günden bu yana hiç sergi etkinliği düzenlenemedi Adana’da. Oysa bahar gelince nice sergiler çiçek gibi açar, kentimizi rengârenk bir bahçeye dönüştürürdü… Yaşıyor ve biliyorum; bir hüzün ormanına girmiş gibiyiz. Ağaçlar da kurudu en güzel duygularımız gibi. Yine de, içimiz acısa da, buruşuk maskemizi sıyıralım yüzümüzden. Her şeye rağmen gülümsemeye çalışalım. Çünkü gülmek bulaşıcıdır; daralmayı durdurur, genişletir yüreklerimizi…

Adana dışındaki sanatsal etkinliklerden davetler geliyor bana. Onlar da üzgün ama sanatın frenine basmıyorlar… Yol alma vaktimiz geldi gayrı, terkedilmiş galerilere gidip tozunu attıralım ortalığın. Hem de hemen şimdi; var mısınız?

 

 

Zor günleri sanatla aşıyor

Semra Karacan… Tasus’ta yaşıyor. Sanat hayatına Ahmet Bağ – Cumali Bağcı atölyesinde devam eden ressamımız, kişisel sergisine hazırlanıyor. Aynı zamanda fotoğraf sanatıyla da aktif olarak ilgilenen Karacan, sarsıntılı günlerimize dair duygu ve düşüncelerini şu sözlerle anlatıyor:

“Depremin derin şokunu üzerimizden atmaya çalışıyoruz. Bu bağlamda, ne neden oldu sorularıyla cebelleşirken, çok etkilendiğim ve aklımın en büyük boşluğuna yerleştirdiğim, yıkılan duvarla arasındaki bir kitaba el yazısıyla yazılmış ‘Umut varsa gelecek var’ sözü beni tekrar ayağa kaldırdı. En kötü zamanlarda bile yüzlere küçük bir tebessüm kondurabilmek herkesi mutlu edecektir. Ben şimdi tekrar en güvenli sığınağım sanattayım. Hocalarımın desteğiyle fırçamı elime aldım. M. Levent Batanay hocamın emeklerine saygıyla fotoğraf makinemi boynuma astım. Sanat yoluma ışık tuttukları için hepsine teşekkür ediyorum.”

 

 

Duygularını fırçasıyla onarıyor

Geçmişte, uzun yıllar Türkiye Güzel Sanat Eseri Sahipleri Meslek Birliği’nin (GESAM) Adana kanadını yönetmiş olan Ressam Saliha Yeşilköy de son aylarda yaşadığımız olumsuzluklardan etkilenen sanat dostları arasında yer alıyor… Hayata umutla bakmaktan asla vazgeçmeyen Yeşilköy, konuya dair görüşlerini şu sözlerle özetliyor:

“Depremden bahsettiğimiz zaman insanın aklına gelen sarsıntılar, yıkımlar ve can kayıpları gelir. İnsanın içindeki depremlerse tam bir yıkımdır. Binalar enkaza dönüşse de, ardından yeni binalar yaparsın, yerine koyarsın. Ama insan ruhundaki kırıkları onarmak biraz güçtür… Psikolojik olarak ruhun, vücudun organları sarsılmış ve denge bozulmuştur. Örnek olarak kendi hayatımdan bir kesit paylaşmak istersem; evim zarar görmedi ama duygularım çok etkilendi ve çöktüm. Bir süre, hiçbir şey yapamaz, düşünemez hale geldim. Ne yapabilirim diye kaygılanırken; dikiş işlerim ve kumaşlarımla uğraşmaya karar verdim. Fakat yapamadım, vücudum istemsiz titriyordu. İğneyi kumaşa batıramıyordum… Sonra resim yapmaya karar verdim. Aldım karşıma tuvalimi, kocaman fırçalarımla başladım çalışmaya. Bu bir mucizeydi ve ellerimin titremesi durmuştu. Mutluluktan ağlamaya başladım. ‘Sanat sanat icindir’ deniyordu  ya! Hayır; sanat kendim içindi. Ve benim için sanat bir rehabilitasyondu. Tedavimi kendim başardım.”