Her mevsim sanat – Kudret Sönmez

Çoğumuz duymuş veya izlemişizdir, Kolombiyalı Yazar Gabriel García Márquez’in aynı isimli romanından uyarlanan “Kolera Günlerinde Aşk” filmini… Mike Newell’in yönettiği, başrollerini Javier Bardem ve Giovanna Mezzogiorno’nun üstlendiği 2007 ürünü bu yapımda tutkuyla beslenen sonsuz sabır veba salgınını ötelemiş, böylece aşk, filmin çoğu sahnesinde ön plana çıkmıştır.   

Şimdi gelelim bizim filme… Kışı her zamankine benzer atlattık, ilkbahara tadıyla dokunamadık hatta çok sert havalara yakalandık. Yaz mevsiminiyse yaza çize devam ettirdik ve yeni bir sonbahara daha başlamaya ramak bıraktık… Geçtiğimiz kışı saymazsak, bütün dünya insanlarının maskeyle rol aldığı bir filmle uğraştık geride kalan iki mevsimde. Konuyu ve başrolü korona denilen yeni yetme artiste kaptırmış görünsek de, sevgiyi, umudu, sabrı, sanatı ve mücadeleyi hiç ayırmadık hayatımızdan.

Neyse, sanıyorum ki… “Kolera Günlerinde Aşk” olmasa da, “Korona Günlerinde Dayanışma” adıyla varacağız çekerken çektiren bu filmin sonuna. Her şeyi atlatıp düzlüğe çıktığımızda Hollywood sineması ve diğerleri neler yapacak? Onu da zamanla öğreneceğiz elbette.

***

Faaliyetlerine 2010 yılında Ressam Resim Öğretmeni Alişer Avcı’nın girişimleriyle başlayan Artika Sanat Merkezi, bugünlere sürekli gelişim sağlayarak gelmiş… Pek çok sanat evimiz, atölyemiz gibi, mevsimsel hallere veya zorluklara bakmaksızın, paylaşımlarını ara vermemeye çalışarak sürdürmüş… Çatısı altında resim, müzik, ebru sanatı, yaratıcı drama ve tiyatro gibi çeşitli sanat faaliyetlerini barındırmış. Bunu gerçekleştirirken de, konusunda uzman hocalarla akademik boyutta hareket etmiş.

SALGIN GÜNLERİNDE SANAT

Hayatını sanata adayan Ressam Alişer Avcı, Adana sanatına katkı sağlamak için çok çalıştıklarını ve bundan sonraki dönemde de yerelden evrensele doğru gelişmeyi hedeflediklerini belirtiyor. Son salgın olayının kendilerini de etkilediğini söyleyen ressamımız, konuya dair bilgileri şu sözlerle paylaşıyor:

“Salgın döneminin bunaltıcı günlerine karşı en büyük silahımız sanat oldu… Bizler de bunun en somut örneğini kendi merkezimizde yaşayarak ve yaşatarak verdik, veriyoruz. Temizlik, mesafe ve maske kuralını titizlikle uygulayarak, devam eden salgın döneminde de hız kesmiyoruz. Ve bu konuda hatırı sayılır başarılara imza attığımıza inanıyorum. Her sene olduğu gibi bu sene de onlarca öğrencimizi üniversitelere yerleştirmek, yüzlercesini de kültür sanat dünyasına kazandırmak istiyoruz.”

EDEBİYAT DİYARINDAN ESİNTİLER

Alişer Avcı, resim sanatının yanı sıra edebiyata da ilgi duyan ve bu alanda oldukça değerli satırlara imza atan bir isim olarak biliniyor… Ödüllü öykü ve şiirleri olan Avcı, ”Eva – Sadece Sesini” isimli şiir kitabını sonbaharda okuyucularla buluşturmaya hazırlanıyor ve bu konudaki heyecanını şu sözlerle dile getiriyor:

“Fırça tuşlarından uzaklaşıp, kalem kullanmak; renkleri bir kenara bırakıp sözcüklerle uğraşmak heyecan verici olduğu kadar zordur aynı zamanda… Biz ressamların bu konuda gözü dışarıda kişiler olduğu inkâr edilmez bir gerçektir. Sadakatsiz olarak da algılanabilecek bu durum nedeniyle bazen değişik sanat alanlarına yönelme ihtiyacı duyarız. Bu, bir ihtiyaçtan çok sanatsal üretim aşamasında sınırları zorlama heyecanından gelir. Bazen ilham tersten gelir ve bir şeyi her zaman oluşturduğumuz yöntemlerden daha farklı bir şekilde yapmak isteriz. Renklerle veya çizgilerle oluşturabileceğimiz herhangi bir şeyi sözcüklerle oluşturmak veya oluşturmaya çalışmak çoğu zaman ilham perilerimizi harekete geçirebilir.”

Alişer Avcı, konuya dair çok şey anlatmak, pek çok duygusunu yüreğimize akıtmak istiyor… Fakat, yerimizin sınırlı olması nedeniyle, lafı daha fazla uzatmadan benim de sayfama bir nokta koymam gerekiyor. Ve Avcı’nın güze sakladığı şiirlerden “Bari”yle sayfayı kapatmak bana oldukça doğru bir seçim gibi geliyor:

“Kirpiklerin uzun birer tığ

Bakışların mesafe örer durmadan

Dudaklarında asılan zaman

Sesini çok buruşturma

Aşk düşecek kaşlarından”