Sene 2002. En küçük oğlumuzun dogumu ile üçüncü çocukla annelik yolculuğuna yeniden cikmis idim. Üstelik o tarihlerde bebek sahibi olmak için ileri sayılabilecek bir yaşta. O dönemde anneler kulübü ile tanıştım ve böylece yol arkadaşlığı basladi çok tatlı, harika genç annelerle birlikte.Yillar sonra @aysenperen’in inanılmaz çabası, emeği, organizasyon yeteneği, yazarlığı ile derlediği, editörlüğünü yaptigi bu kitapta herkes kendi öyküsünü yazdı. Büyük oğlum Berke ve kızım Neslihan tanıtım videosunu hazırladı. Hatta video aşağıdaki yazı ile basliyordu;
“Herkes hayatında bir çok karanlık yoldan geçmek mecburiyetindedir
Ancak bu yolları elinde bir ışık olmadan geçmeye çalışmaktansa başkalarının tecrübe meselelerinden yararlanarak geçmek daha kolay ve karlı değil midir?”
Bu kitap ortak bir anı bırakmak ve deneyim paylasmak düşüncesi ile doğdu.
@anneligin.sonsuz.yolculugu geliri @acev ‘e bırakılmak üzere yaşama geçirildi.
Sevgili @aysenperen ‘e bu fırsatı sağladığı için binlerce teşekkürler. Umarım “baki kalan bu kubbede hoş bir seda” olarak herkesin anılarında yer alır.
Julide Işıl Bagatur
Açelya Akkoyun’dan Özge Uzun’a tanınmış pek çok annenin de katkılarıyla oluşan Anneliğin Sonsuz Yolculuğu kitabı Hayykitap etiketiyle raflarda yerini aldı. 50 anne öyküsüne yer veren kitap, anneliğin mucizevi, dönüştürücü gücüne bir selam duruşu adeta.
Anne-çocuk ilişkisi eşsiz bir ilişki. Ve şüphesiz annelik insan ömründe bir kadının başına gelebilecek en dönüştürücü süreç. Hayykitap tarafından yayımlanan Anneliğin Sonsuz Yolculuğu 50 annenin annelik öyküsünü bir araya getiriyor. Aralarında tiyatro ve dizi oyuncusu Açelya Akkoyun, televizyoncu ve sunucu Özge Uzun gibi tanınmış isimleri de bulunduğu kitabın geliri AÇEV’e gidecek.
Kitabı özel kılan bir başka unsur da bu kitapta yer alan annelerin büyük bir kısmının daha internet ve sosyal medya kullanımının bu kadar yaygın olmadığı dönemlerden, Dr. Kağan Kocatepe’nin, Gebelik org. adlı sitesinde yahoo grup üzerinden kurduğu Anneler Kulübü’nün üyeleri ve katılımcıları olması.
Kitabın bir diğer önemli yönü ise dünyaya bir engelle ya da özel bir sağlık durumuyla gelen bir çocuğa sahip olmanın bir annenin hayatında nasıl yansımaları olduğunun, toplumun böylesi çocuklarımızı sahiplenmede neler yapması gerektiğinin altını çizmesi.
Açelya Akkoyun kitapta şöyle diyor: “Otizmli, mongol, serebral palsili ya da herhangi bir fiziksel ya da zihinsel engele sahip olan çocukların bu dünyaya katıksız ve karşılıksız sevgi getirdiğini düşünüyorum. Dünyayı farklı algıladıklarından dolayı, saf ve katışıksız bir yaşamın onlarda gözlenebildiğini biliyorum.”
Özge Uzun da, bir türlü teşhis konulamayan özel bir sendromla dünyaya gelen oğlundan ilhamla şunları yazıyor: “Türkiye’de çocuğunla ilgili gelecek kaygın hep daha fazla olacak. Onu parka, alışveriş merkezine götürdüğünde insanlar bazen göz ucuyla bazen de dik dik sana bakacaklar. Çoğu zaman da acıyan gözlerle ve korkuyla… Bu bakışlar, ilk başta kalbine hançer gibi saplanacak. Vazgeçeceksin dışarı çıkmaktan. Yapma! Sana bakanlara sadece gülümse. Evladınla ilgilenmeye çalışanlar olursa onlara izin ver. “Nesi var?” diye soranlara, “O sadece bir melek” de, tıpkı diğer evlatlar gibi…”
Sadece dönüşüm hikayesi değil aynı zamanda hem annelere hem babalara bir rehber olacak nitelikte bir kitap bu.
Kitabı derleyen Ayşe Peren birçok kolektif kitaba imza atmış bir isim (İmza: Kızın, İmza: Karın, İmza: Ben, Bi’ Arkadaşın Başına Gelmiş, Hayalinin Peşinde, Aşk, Düş Tıkırtıları). Yazıları, Varlık başta olmak üzere birçok dergide de yayınlanmış öyküleri bulunmakta.