Doğan Kitap etiketiyle raflarda yerini alan “İstanbul 2099”, Kutlukhan Kutlu ve Aslı Tohumcu’nun öykü derlemelerinden oluşuyor. Kitapta öyküleri olan yazarlara tek bir soru sorduk: İstanbul’u bu denli ilgi çekici yapan meselenin sebebi sizce nedir?
Kutlukhan Kutlu ve Aslı Tohumcu’nun 16 yazarı bir araya getirip, öykülerinden derlediği “İstanbul 2099” kitabı geçtiğimiz hafta Doğan Kitap etiketiyle yayımlandı.
İsmiyle müsemma bu kitap, 21. yüzyılın son senesini odağına alan hikâyeler anlatıyor. Öyküleriyle, romanlarıyla, sanat üzerine yazdığı yazılarıyla tanıdığımız pek çok ismin yer aldığı derlemede, bir mekana ve zamana sadık kalarak oluşan hikayeler, okuru bir duygudan başka bir duyguya, atmosferden atmosfere sürüklüyor.
Kitapta öyküleri olan yazarlardan; Tayfun Pirselimoğlu’na, Gülayşe Koçak’a, Afşin Kum’a, Sabri Gürses’e, Aslı Perker’e, Hakan Bıçakçı’ya, Altay Öktem’e, Engin Türkgeldi’ye, Doğu Yücel’e, Elif Türkölmez’e, Mehmet Berk Yaltırık’a, Cem Akaş’a ve Mehmet Açar’a tek bir soru sorup cevaplamalarını istedik:
“İstanbul, bin yıllardır yazıyla, resimle, heykelle, kısacası sanatın tüm form ve biçimleriyle anlatılmaya çalışılan bir şehir. Gün geçtikçe değiştiği, dönüştüğü ve hala anlatılmamış olan hikâyeleri barındırdığı malum. Sanat icracısının İstanbul’un geçmişini, bugününü ve geleceğini anlatmasının, İstanbul’u bu denli ilgi çekici yapan meselenin sebebi sizce nedir?”
TAYFUN PİRSELİMOĞLU: Muhtemelen İstanbul, şehirleri tanımlama konusunda acıklı çabalara girişen yazarları en çok ıstıraba sürükleyendir. Sıkıntı, ona sabit bir sıfat yakıştırmak isteyenleri çaresiz bırakan bir özelliği olması; bu şehir değişiyor, çok hızlı bir şekilde başka bir ruha ve surete bürünüyor. Sahiplendiği her yeni yüz eskisine dair bir işaret taşısa da başka bir ifadede, her yeni ruh geçmişini takip etse de yepyeni bir mizaçta; daha da garibi hepsi yeni halinin içinde mündemiç. Şehrin bu acayip ‘çoklu kişilik’ hali bence onu özel kılıyor. Bu sınırsız, tuhaf ‘metamorfozun’ benim açımdan hikâyelerini gayet çekici hale getirdiği aşikâr.
GÜLAYŞE KOÇAK: İstanbul 2099” projesi beni sadece geleceği yeniden, bu kez öykü formatında tasavvur edeceğim için değil, üstüne bir de bu hayalimi İstanbul’un çok-yönlülüğü, çok-renkliliği ve bunların sunduğu müthiş imkanlar üzerine inşa edebileceğim için büyüledi. Geleceğe yönlendirdiğiniz kaleydoskopumsu dürbününüzü ne tarafa çevirseniz, hani şu “şaşı bak şaşır”lar gibi, manzara mucizevi bir şekilde bambaşka bir şeye dönüşüveriyor!
Günümüz dünyasında ırkçılık ve popülizm bu kadar ivme kazanmışken, bir “elit-entelektüel metropol” olarak İstanbul’un bu furyadan nasibini almaması, ezelden beri tepeden bakarak “taşra” addettiği Anadolu’dan ve içindeki “esmer”lerden kopmak, bağımsız bir devlet, bir “altınyurt” olmak, bu zaferin sembolü olarak Taksim’i başkent yapmak istememesi düşünülebilir mi? Tarihin başından bu yana ülke sınırları sürekli değişmişken (son yüzyılın Avrupa’sına bakmak yeter) asıl hayalperestlik, sınırlarımızın bundan böyle artık statik kalacağını varsaymak değil midir? Bu durumda, sokak adlarının 80 yıl sonra da bugünkü gibi kalması için en ufak bir sebep olabilir mi? Ya teknoloji? Ya çevre sorunları ve bütün bunlara bağlı olarak insan ilişkilerindeki dramatik dönüşüm? Ya geçmişin, yani tarihin yeniden ve yeniden üretilmesi? Ve tabii, müziğin, birlikte müzik yapmanın birleştirici gücünün yarattığı, sonunda müziğin yasaklanmasına varacak olan o derin korku! Bütün bunları hayal etmek ve kurguyu İstanbul gibi saniyesi saniyesine, semti semtine uymayan çılgın bir sahneye oturtmak, o kadar zevkli ve heyecan vericiydi ki!
AFŞİN KUM: Biz muhtemelen İstanbul’da yaşadığımız için İstanbul’u yazıyoruz, ama düşünürseniz, dünyayı temsil etmek üzere tek bir şehir seçilecek olsa, bunun İstanbul olma ihtimali oldukça yüksek olur. İstanbul Dünya’dır bir bakıma. Hem coğrafi olarak Dünya’nın (en azından Eski Dünya’nın) ortasındadır, hem farklı yaşam tarzlarının bir arada bulunması açısından ortadadır, hem de zenginlik-yoksulluk ekseninde dünya ortalamasını temsil eder. Dünyanın geleceğine bakmak için, İstanbul’u geleceğine bakmak iyi bir fikirdir.
Yazının devamını okumak için tıklayın