KIVIRCIK’IN DÜZÇİZGİ ÜZERİNDEKİ BOĞMA DANSI/ Suat Çavuşoğlu

İnönü caddesi, 80’li yıllar…Babam kasada oturuyordu,ben ve kardeşim de tezgaharkasında…Babam boylarında, esmer, kıvırkıvır bembeyaz saçlı pejmürde bir adam girdi dükkana…“Çavuş” dedi“Hani benim nafakam?”Babam galleyi (kasayı) açtı, oradanbeş lira çıkartıp adama uzattı.“Teşekkür ederim Çavuş,teşekkür ederim Çavuş” diyediye dükkandan çıkıp gitti…Babama, “Kim bu adam?” dedim.“KIVIRCIK” dedi, devam etti…“Aslen İstanbullu, ailesinden kaçıp Adana’ya gelmiş alkolik bir adam.Bizim buranın da maskotu…Kıvırcık’ımızın damarında kanyerine alkol dolaşır.Genelde ispirto içer, o gün yevmiye iyi ise ikinci tercihi şaraptır. Şu bizim arkada,itfaiyenin yanındaki umumituvalet var ya! onun pek kullanılmayan bayan kısmının girişinde yatıp kalkar…Bir de kendisi gibi bir kaç ispirtocu arkadaşı var!..Akşam üzerleri buluşup, yattığı yerde çilingir sofrası kurup,demlenirler…İstanbul’da yaşayan, durumu iyi olan bir ablası var. Özel şoförlü,özel arabasıyla altı ayda bir gelip,zorla da olsa Kıvırcık’ı alıp götürür.Daha iki ay geçmemişken, Kıvırcık tekrar kaçıp gelir, bıraktığı yerden devam eder…” (Kıvırcık, adeta tipik bir İstanbul beyefendisiydi…aynı zamanda çok saygılı, kibar ve düzgün konuşan ilginç bir adamdı! Rahmetli kardeşimle de çok iyi anlaşırlardı…) Bir akşam, babam, ben ve kardeşim dükkanı kapamak üzere hazırlık yapıyorduk ki!..“Bir dakkanı rica edebilir miyim Çavuş” diyen Kıvırcık’ın sesi duyuldu!..“Bugün yevmiyem yok! Bana bir yevmiye verebilir misin?” dedi.“Tamam lan Kıvırcık ama, bir şartım var” dedi babam. “Ne ki Çavuş” dedi.Babam kardeşime dönerek,“Hani şu tezgahın altındaki üç ay önce unutulan boğma şişesini versene bana” dedi!..“Bak Kıvırcık, eğer bu litrelik boğmayı 20 dakika içinde içip, çizeceğim düz çizgi üzerinde devrilmeden beş metre gidersen, sana benden dört yevmiye”(Kıvırcık’ın gözleri parladı.Neredeyse yerinden fırlayacaktı!..)“Tamam Çavuş, anlaştık.” dedi.Babam kardeşime şişe ve yanında dabir çay bardağı verdi. “Doldur, doldur ver içsin oğlum!..” dedi…Kardeşim dolduruyor, kıvırcık içiyordu…70cc’si bitince “Dur bir nefes alayım”dedi. Beş dakika sonra tekrar başladı.Adeta içmiyor, yutuyordu…Biz de şaşkınlıktan neredeyse“Küçük Dilimizi” yutuyorduk!..Son dubleyi Fondip yaptı (bir dikişte içiverdi)…Babam dükkanın önüne çıkıp,elindeki tebeşirle beş metre uzunluğunda bir çizgi çizdi…“Hadi sallanmadan yürü bakalım Kıvırcık!” dedi.Kıvırcık inanılmaz bir biçimde çizgi üzerinde sallanmadan ve yıkılmadan yürüdü gitti…Babam “Lan nereye? Yevmiyeni almadın” dedi.Kıvırcık dönüp, çizgi üzerinde dans ederek babamın yanına geldi.Babam yirmi lirayı uzattı.Kıvırcık, parayı alıp, gömlek üst cebine koydu!..“Teşekkür ederim Çavuş!..”“Büyük adamsın sen Çavuş!..”“Teşekkür ederim Çavuş!..”diye, diye yürüyüp gitti…O, anılarımın bir yerinde hep yaşayacaktır!…

Suat Çavuşoğlu 04 Mayıs 2021Seyhan, Adana