Koronalı vakitlerin üretken yürekleri – Kudret Sönmez

Türeye türeye epey bir çeşide ulaşan, bu bağlamda korunmasız yakaladığı her insana sataşan dünya virüs ailesinin genç üyesi korona; grafiğe, trafiğe falan aldırmadan iniş çıkışlarına devam ediyor… Bilim insanlarının tespitlerine göre, hepsini birleştirsen ancak bir gram edecek bir cüsseyle koskoca gezegenimizi sarsan bu bukalemun kılıklı yaratık, gün gelecek emekli (tekaüt) edilip köşesine gönderilecek.

Her ne kadar bazen kaygı ağına yakalansak da, bilinçli insanlarımızın direnç gücümüzü yükselten çabalarıyla yaşanabilir bir yeryüzünde misafir olmaya devam ediyoruz… Aslında, misafiriz derken, aynı zamanda bu dünyanın ev sahipleriyiz. Bu bağlamda çalışıyor, üretiyoruz. Sonra, ortaya çıkan güzellikleri kendimize ve de diğerlerimize ikram ederek şekillendirdiğimiz bir sinerjinin parçası oluyoruz. Elbette, bu oluşum esnasında atalarımız ve gelecek nesillerimiz arasındaki nöbet değişimine dikkat ediyor, aradaki bağları pekiştiriyoruz.

Ne mutlu bizlere ki, bu sayfada konuya neyle girersek girelim, sanatla devam edip bitiriyor… Yani biz ne dersek diyelim, hayat her daim bildiği dilde konuşuyor.

***

Bu hafta, hayat ve sanat şölenimizde Ressam Sevinç Kökenler’i ağırladık… Kalemiyle, fırçasıyla, boyasıyla ve de yüreğiyle kurduğu sanatsal iletişimleriyle Çukurova’yı bereketlendiren ressam arkadaşımız son zamanlarda neler düşünmüş, yapmış, etmiş öğrenip paylaşalım istedik… Ve sözü noktasına, virgülüne pek dokunmadan ona bıraktık:

“ ‘Yaşamak belalı bir hal alırken

Acıyla doluyor günlerin sarnıcı’

Demiş Ahmet Telli mısralarında bir zamanlar… Corona günlerinde edebiyata, anılara sığındık çoklukla. O esnada karıştırdığım defterimdeki not düştüğüm bu şiirin ne kadar da günümüzle örtüştüğünü fark ettim.

Hüzünlü günlerdi!

Ama bir şekilde hayata tutunmalıydık… Kendimiz için değilse bile gelecek nesiller için bunu yapmak zorundaydık! Geçirdiğimiz zorlu dönem benim için diğer insanlar kadar zor olmadı açıkçası. Çünkü biz sanatla uğraşan insanlar yalnızlığımızı severiz, yalnızlık bizi besler çoğu zaman.

Zaman zaman insanlarla bir arada olmak, seyahat etmek, diğer sanat dallarını takip etmek iyi gelse de; bunlardan aldığımız duyguları yansıtmak için, üretim aşamasında yalnızlık şarttır.

(Bu en azından benim için böyle)

Bu nedenle diğer insanlar kadar zorlu geçirmedim bu süreci. Tabi ilk etapta üç aylık tam kapanma süreci esnasında, herkes gibi ben de şoktaydım. Hatta uzun bir süre hiç resim yapmadım. Her şey öyle boş, öyle anlamsız kaldı ki ölüm gerçeğinin karşısında! Ama benim gibi üretme bağımlısı bir insan için üretmeden durmak imkansızdı! Yine de boş durmadım, takılar ürettim. Mahkum misali, bir yandan haberleri dinledim. Bir yanda kafamdan felaket haberlerini boşaltmak istercesine günleri boncuklara, boncukları günlere ekleyerek ömür bitirdim… Sonrasında silkelendim kendime gelmem gerektiğini düşündüm. Bir şeyler yapmalıydım, sanatımı sürdürebilmek için, yaşamın devamı adına…”

SANAT HER YERDE DEVAM EDİYOR

“Radikal bir kararla, atölyemi ve evimi aynı mekana taşıdım! Çok zordu ama başardım… Ve yeni mekanımda üretmeye başladım. Özlemiştim resim yapmayı. Güzel işler çıkıyordu.

Bazen gitmek gerekir! Hatta bazen ters yöne gitmek gerekir! Hatta bozmak gerekir var olan düzeni; yeniden var olabilmek adına… Özlemle çıkan işlerimi; İstanbul, Bodrum ve Bulgaristan’da dört karma etkinliğe katılarak sergileme şansı yakaladım. Ama bir süre sonra acıtmaya başlıyor yalnızlık ve tıkanıyor insan! Tam da bu demde güzel bir teklif aldım ve bir eğitim kurumunda çocuklarla çalışmaya başladım… Çocuklarla olan atölye çalışmalarımı çok özlemiştim. Geçmişte atölyem de her yaş gurubuyla çalışmış güzel işler çıkarmış, güzel anılar biriktirmiş; (Sizin de bildiğiniz gibi) ve sonuçta çocuklarla çalışmayı seçmiştim.

Benim bir sözüm vardır; ‘Çocuklar kirletilmemiş doğanın parçasıdır’ diye.  Ben seviyorum doğayı ve onun bir parçası olan çocuklarla çalışmayı! Çünkü kaybetmedim çok şükür ki; içimdeki çocuğu!  Bu yüzden iyi işler çıkarıyoruz onlarla olan alışverişlerimde…

 Haftanın iki günü bir eğitim kurumunda 5-6 yaş grubu çocuklarıyla, bir günüde kendi atölyemde çocuklarla resim derslerini sürdürüyorum. Kalan boş zamanlarda kendi sanatımı sürdürmekteyim. Yeni teknik araştırmalarım bitmiyor, bitmez… Sanat da hayat gibidir sürprizlerle doludur; kötü sürprizleri silip, iyi sürprizlere gülümseyerek yola devam… Yani anlayacağınız üretmek benim işim. Üretene destek sizden gelsin diyorum sanat dostları! Sanat insan içindir. Her konuda olduğu gibi üreten kadar tüketene de ihtiyaç var; takdir edersiniz ki. Sevgiyle bakan bir çift göz olmadan her şey anlamını yitiriyor… Her sektörde olduğu gibi sanat üretenlere de destek şart bu zorlu zamanlarda… Sağlıkla ve sanatla kalın. Hoş kalın.”