Sabah bakkala ekmek almaya çıkmıştım.
Zaten yürümeye başladığım günden beri annem beni ekmek almaya gönderir.
Geçenlerde ” anne bak eşşek kadar adam oldum artık gitmeyim” dedim ama yine de gönderiyor.
Güneşli güzel bir gün.
Pırıl pırıl masmavi gökyüzü.
Böyle bir olay yaşanmasa bağıra bağıra neşeyle şarkı söyleyerek bakkala gidilecek bir gün aslında.
Ama gayet sessizce ve dikkatli yürüyorum.
Benim gibi temkinli bir şekilde bakkala giden hayli kişi var etrafta.
Birbirimizden 2 metre uzaktan geçiyoruz.
Bazılarında maske var.
Hatta birisi nedense Zorro maskesi takmış.
Birden birinin adımı seslendiğini duydum.
Uzaktan birinin bana doğru koştuğunu gördüm.
Belli ki bir arkadaşım.
Yaklaştı ve sarılıp öpmeye çalışıyor.
”Yapma tehlikeli” diyorum ama durduramıyorum.
“Ben iyiyim bir şey olmaz” diye ısrar ediyor.
“Ama bak ben pozitifim” diyorum ama ikna edemiyorum.
Çıkarken spor ayakkabılarımı giymediğime pişman oldum.
Bu botlarla nasıl kaçabilirim ki.
Son bir hamle yaptı.
Önce sağa sonra da sola hamle yapıp potturmaya çalıştım ama başaramadım.
Gömleğimin yakasına yapıştı.
İşte o an “öpmeeeee” diye öyle bir haykırdım ki.
Kendi çığlığıma uyandım.
Ter içinde kalmıştım.
Yatağın kenarına oturdum.
Başımı ellerimin arasına aldım
Öylece kalakaldım.
Kesik kesik soluyordum.
Kapı çaldı.
Açtım.
Apartman sakinleri koridorda iki metre geride duruyorlardı.
Saçı sakalı karışmış halimi görünce
bir metre daha geriye çekildiler.
Bir ikisi kaçtı hatta.
Üstelik terliklerimi giymemiştim.
Ayaklarım çıplaktı.
“Hayrola merak ettik” dediler çekinerek.
“Merak etmeyin bir şey yok küçük bi öpme vakası”
Daha doğrusu öptürmeme vakası
Aydın Sihay