Mehmet Uluğtürkan’ın yeni kitabı Rüsumat

Her kitap yazarının çocuğuymuş…
Üçüncü romanım  Rüsumat İnkilap Kitapevi’nden çıkıyor.
Kurtuluş Savaşımızın yine az bilinen bir gerçek kahramanlık öyküsüyle huzurlarınızdayım.
İki yıla yakın araştırma sürecinin ardından kaleme aldığım bu romanda birçok dostumun katkısı var. Hepsine romanımın sonunda teşekkür ettim, buradan da ediyorum.
Rüsumat’ı size emanet ediyorum.
Kurtuluş Savaşı’nın en şiddetli günleri…
Sorun kısıtlı mühimmat.
Cephede işgalciler, içeride düşmanın işbirlikçileriyle mücadele eden Mustafa Kemal, milletlerarası siyaset arenasında ustaca bir hamleyle Sovyetler’i mühimmat yardımına ikna eder.
Ancak bu yardımlar, düşman donanmasının kol gezdiği Karadeniz’i geçip Anadolu’ya nasıl getirilecekti?
Korkusuz bir zabitin komuta ettiği yaşlı ama inatçı gümrük teknesi bir hayalet gemiye nasıl dönüşecekti?
Cesur askerlerin ve civanmert Karadeniz uşaklarının gayretleriyle, kâh kendini batıran, kâh yeniden yüzdüren efsane gemi savaşın kaderini nasıl etkileyecekti?
Çok satanlar listesine Madalyasız ve Kayıp Sancak eserleriyle giren Mehmet Uluğtürkan, yeni tarihi romanı Rüsumat ile Milli Mücadele’nin az bilinen deniz cephesine heyecan dolu bir pencere açıyor…

SERKAN AKSÜYEK

“Rüsumat” Mehmet Uluğtürkan ile yeniden yola çıkıyor…

Benim gibi çocukluk ve ilk gençlik yıllarını 80’li yıllarda yaşayanlar, Kurtuluş Savaşı’mızın gerçekleri ile hemen hiç tanıştırılmadı.
Dünyanın en onurlu savaşını veren, bugün bile mazlum uluslara rehber olması gereken mücadeleyi başaran bir milletin evlatları olarak, Atatürk’ün “insan” yüzü ile hiç karşılaşmadık biz.
Bağımsızlık Savaşı’nın akıllara sığmayacak muhteşemlikte insan hikâyeleri ile hiç tanıştırılmadık.
Bu nedenle bizleri yetiştiren öğretmenlerimizi çok sevsem, onlara çok saygı duysam da maalesef kırgınlığımı ifade etmekten çekinmedim.
Sözgelimi…
Mezunu olmakla her zaman iftihar ettiğimiz İzmir Atatürk Lisesi, İzmir’in işgali öncesinde ve sonrasında, dünyada eşi örneği olmayan bir mücadelenin adresiydi.

HİÇ TANIŞMADIK…

Başta Mustafa Necati bey olmak üzere, hepsi birer Kuvayı Milliye kahramanı olan öğretmen ve öğrencilerimizin kim olduklarını hiç bilmiyorduk.
İzmir Atatürk Lisesi’nde okurken, bu köklü geçmiş ile hiç tanışmadık biz…
Benim gibi, öğrencilik yıllarında da cumhuriyet tarihine çok meraklı gençler bile, nasıl bir mirasın o günkü temsilcileri olduklarından habersizdiler.
İzmir Atatürk Lisesi’ndeki yıllarımda, istisnasız tüm milli bayramlarda kahramanlık şiirlerini kürsüden okuyan ben; Türk devriminin milli eğitim stratejisini belirleyen Mustafa Necati’nin, Vasıf Çınar’ın, Dr. Reşit Galip’in kimler olduklarını arkadaşlarıma hiç anlatmadım.
Oysa…
Birinci Dünya Savaşı ve Kurtuluş Savaşı’na katılan, çoğu şehit ve gazi olan öğrencileri ve öğretmenlerinin ruhlarını rahatlatmak için, DEVLET ŞEREF MADALYASI alması gereken  bir okulun öğrencileri idik.

https://www.egetelgraf.com/rusumat-mehmet-ulugturkan-ile-yeniden-yola-cikiyor?fbclid=IwAR1XWzc8u7QsODYjQ_bXTDyi1ndqaPquK0E81X7gRLAwCVrOmSI_9s9BYF0