Bazen…
Yüreğimizi parmaklarımıza dolar, sanatın varsıl telleriyle öreriz hayatı… Vakte renk, ömre biçim veririz ürettiklerimizle. Tarihin kapı gibi sayfalarını ç’evirir, resmeder gibi yazarız adımızı. Dünden gelen esintileri derler, özgün nefeslerimize katarak salarız bugüne ve yarınlara.
Eğer, bilgi damlalarıyla paklayabilirsek beynimizi ve yeteneklerimizle besleyebilirsek emeğimizi… Kim küçültebilir ki kocaman yüreklerimizi?
…
Hezarfen… Türk Dil Kurumu “Çok bilen, elinden çok iş gelen” olarak tanımlıyor bu Farsça/Arapça kökenli sözcüğü. Tarihten bir-iki örnek vermek gerektiğindeyse, Leonardo da Vinci ve Hezarfen Ahmet Çelebi gibi isimler geliveriyor aklımıza.
ÇUKUROVA’DA BİR HEZARFEN
Mesut Dikel… Mersin’e bağlı Erdemli ilçesinde 1966 yılında doğmuştur. Uzun yıllardır Adana’da yaşamakta, Milli Eğitim’e bağlı bir okulda resim öğretmeni olarak görev yapmaktadır.
Resim çalışmalarını ön planda tuttuğu bir dönemde tanıştık Mesut Dikel’le… Bu alanda açtığı kişisel sergilerin, katıldığı karma etkinliklerin tanığı olduk. Asıl çıkışınıysa, Geleneksel Türk Sanatları’na sarılarak yaptığını gördük. Hüsn-i hat, sedef-metal elişi oygu çalışmalarını gerçekleştirirken ortaya koyduğu bilgiye, yeteneğe, emeğe, titizliğe saygı duyduk. Sonuçta, hezarfen sıfatının onun adının önüne pek yakıştığını düşündük.
ULUSAL VE ULUSLARARASI BAŞARILAR
Geleneksel Türk Sanatları alanında birçok özgün ürün verdi Mesut Dikel… Ve hiçbir eserini tekrarlamadı. Her zaman yeniliğe açık durdu, ilerlemelerini yavaşlatmadı.
Ulusal ve uluslararası boyutta etkinlikler düzenledi, öğrenciler yetiştirdi… Cumhurbaşkanları, başbakanlar, bakanlar, işadamları çalışmalarına ilgi gösterdi. Bugün birçok kurum ve kuruluşun koleksiyonları, onun eserlerinden örneklerle zenginleşmiştir. Örneğin; Birleşik Arap Emirliği’nde gerçekleştirilen “Uluslararası Sharja Kaligrafi Bienali”ne, aldığı özel davet sonucu 3 eseriyle katılan arkadaşımız, yanı sıra Katar Emir ailesine çok özel tasarımlar hazırlamıştır. Çalışmalarını Adana’daki özel atölyesinde sürdüren Mesut Dikel, önümüzdeki süreçte gerçekleştireceği etkinlikler için gecesini gündüzüne karıştırarak üretmeye devam etmektedir.
…
Şu sıcağı acar bahar günlerinde… Kısa geceleri uzunca gündüzlere ulayarak arttırıyoruz zamanımızı. Alın terimizle sulayınca emeklerimizi, mevsim yangınlarını sanatla küllendiriyoruz.