Murat Sabuncu İKSV’nin Yerel Kültür Ekosistemi raporunu hazırlayan Ulaş Bayraktar ile röportaj yaptı

Ulaş Bayraktar: İktidarın inşa ettiği hegomonik bir kültür var, Türklük sözleşmesi kültür politikalarındaki temel çerçeve

“Kültürel dönüşüm yaşadığımızda hemfikiriz herhalde değil mi? Yabancı düşmanlığında, milliyetçilikte kimi abartılı dini söylem-gösterilerde… Bu sadece emre itaatle olamaz. İnsanların algısının, bakışının, duygularının da nasıl dönüştüğünü anlamaya çalışmak gerek. Bazı perspektiflerden, özellikle Batı kültürünün çerçevesinden bakarak, “Beceremediler” diyoruz ama dipten başka bir kültürel hayat süregidiyor bence”

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan sık sık “kültür konusunda başarılı olamadık” der. Gerçekten böyle mi? Bunun için kültürün ne olduğunun tarifine ihtiyaç var. Geçen hafta İstanbul Kültür Sanat Vakfı’nın (İKSV) yayımladığı “Türkiye’de Yerel Kültür Ekosistemi” raporunu hazırlayan Doç. Dr. Ulaş Bayraktar ile buluşup içinde bu konunun da olduğu bir sohbet gerçekleştirdik. Bayraktar şöyle söylüyor:

“Kültür ne dinlediğimizden, ne izlediğimizden, ne okuduğumuzdan ibaret olamaz. Benimsediğimiz değerler, normlar da kültürün bir parçası. E düşününce, o hani Anayasa’yı bir kere delmekle bir şey olmaz da Anayasa’ya aykırı ama oy vereceğizde bir kültürün dışavurumu. Çünkü biz ilkeye, değere değil, o konjonktürün pragmatist muhasebesine göre karar veriyoruz. Yani diyoruz ki, ya evet bu normalde yapılmaması lazım ama şimdi bunu yapmak mecburiyetindeyiz ya da biz buna göz yummak zorundayız.”

Bayraktar iktidarın “hegomonik bir kültür” inşa ettiğini düşünüyor. Konuşmamızda filmlerin, dizilerin hem toplumsal hem siyasal yaşamdaki algısını da kullanım şeklini de tartıştık. İktidar ortağı MHP lideri Devlet Bahçeli daha yeni “Alper Gezeravcı uzaydayken çok konuşulan bir dizideki Dilber karakterinin servis edilmesini komplo” olarak tarif ediyordu. Popüler kültürün en etkili alanlarından televizyon dizileri de iktidarın hoşuna giden-gitmeyen, işine yarayan-yaramayan ayrımına tabi tutuluyor.

İKSV’nin raporunda saha araştırması, derinlemesine mülakatlar ve anketler önemli bir yol gösterici. 12 şehirde 139 kişiyle derinlemesine görüşme, 30 farklı şehirden 157 katılımcıyla odak grup toplantısı, ülke genelinde 406 çevrimiçi anket ve 1245 katılımcıyla yüz yüze anket gerçekleştirilmiş. İKSV Kültür Politikaları Çalışmaları Direktörü Özlem Eceve ekip daha önceki raporlarda olduğu gibi büyük bir emek ortaya koymuş. Ankette dikkatimi çeken noktalardan birisi; katılanların yüzde 56’sı bir önceki yıl en az bir kere tarihi mekanları ziyaret etmiş ve yüzde 53’ü sinemaya gitmiş. Bu ikisi dışında katılınan bir etkinlik yok. Katılımda görülen düşük oranların en büyük nedeni olarak zamansızlık ve ilgisizlik sonuçları belirtilmiş. Bence buna maddi koşullar da eklenebilir.

Raporun içinde, anket dışında devlet kurumlarının verileri de var. Bu da görüş oluşması için önemli. Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) 2022 Gelir ve Yaşam Koşulları Araştırmasına göre nüfusun yüzde 85.3’ü hiç sinemaya gitmemiş, yüzde 93.7’si canlı performans izlememiş. Bu oranlar yoksulluk ve sosyal dışlanma riski altındaki kesimler için daha vahim. Dezavantajlı kesimler neredeyse hiçbir kültürel etkinliğe katılmıyor.

Zaten 2023 bütçesine göre Kültür Bakanlığı’na ayrılan pay genel bütçenin binde 3,7’si. Mahalli idareler ise bütçelerinin yüzde 1,7’sini kültür hizmetlerine ayırmışlar. Kültür sanatın birlikte yaşamaya, demokrasiye katkısının önemini de dikkate alarak, sadece iktidarın ya da kendi ideolojik propagandası için çaba sarf eden belediye başkanlarının değil, sivil katılımın da önemine dikkat çekerek, Doç. Dr. Ulaş Bayraktar ile yaptığım sohbeti aktarıyorum.

Ulaş Bayraktar

– İKSV için; alanda derinlemesine mülakat ve anket çalışmaları da yaparak “Türkiye’de Yerel Kültür Ekosistemi” isimli bir yayın hazırladınız. İsterseniz söyleşiye kültür tanımı üzerinden başlayalım. Sizin atıf yaptığınız Füsun Üstel’in tarifi iyi bir özet aslında. Şöyle not almışım buradan:

Füsun Üstel’in Kültür Politikalarına Giriş kitabında yaptığı kültür politikası tanımı aslında kültür ekosisteminde tedarik edilen bütün ürünleri özetler. Üstel, Mulcahy’den aktararak kültür politikasının kapsamının başlangıçta “müzeler, görsel sanatlar (resim, heykel ve seramik), performans sanatları (senfonik, oda ve koro müziği, caz, modern dans, opera ve müzik tiyatrosu ve tiyatro), tarihsel mirasın korunması ve beşeri programlar (yaratıcı yazarlık ve şiir)” gibi etkinliklerden ibaret sayıldığını; zamanla da bu kapsamın genişleyerek “kütüphane ve arşivleri, savaş meydanları, hayvanat bahçeleri, botanik bahçeleri, arboretumlar, akvaryumlar, parklar… halk kutlamaları, fuarlar ve festivaller, yorgancılık, folk müziği, halk dansları, zanaatlar, belki sirk performansları, rodeolar ve bando takımlarının bazı türleri”ni içerir hâle geldiğini ifade eder.

 

t24.com.tr/yazarlar/murat-sabuncu/ulas-bayraktar-iktidarin-insa-ettigi-hegomonik-bir-kultur-var-turkluk-sozlesmesi-kultur-politikalarindaki-temel-cerceve