ABİ!ŞUNA BİR EL ATIVERİN..Muzaffer Özen Öğretmenim yazmış (Sabri Gül)
DOLMUŞLARIMIZ vardı 1960’lı,70 ‘li yıllardan.
Arkası kesik Ford lar,bastıbacak Skodalar,Şevroleler…otomobilden dolmuşa dönüştürülmüş…yola dizildiler mi ebruli renkleriyle bir çiçek bahçesini andırarak ağır aksak yol alırlardı egzosundan dumanlar salarak Adana’nın taş yollarında.
Kapılar gacır gucur, ezgili ,koltuklar emektardı.Sağda solda yağ izleri göze çarpardı.Yolcular gaz solurlardı.
En önemlisi tıkış tıkış binerdik dolmuşlara.Kadın erkek hısım akraba gibiydik..Yan yana ,diz dize otururur,sigara içenin nefesiyle,kebap yiyenin soğan kokusuyla yolculuk yapardık.
Yolda,yokuşta öksürük tutardı motorları.
“Abi şuna bir el atalım! “diyen şoförün ricasıyla sürücü yolcu işbirliği sağlanarak yola koyulurdu yorgun dolmuşlar.
Adana’da Vilayet’ten başlayan yolculuk Abidin Paşa ,Çakmak,Dörtyol duraklarında mola verirdi.Yer bulursanız binerdiniz.Arka dörtlüktü ,oturanın cüssesine göre bazen beş kişilik olurdu.Orta koltuk üç kişilikti. Yanında bir de tahta tabure konulur, kapasite artırılırdı.En iyi yer şoför mahalliydi. İKİ kişilik oturumda önü açık manzaralı yolculuk yapılırdı.
Müşteriler arasında dayanışma vardı.”Abi,abla şunu uzatır mısın?”deyip para uzatanların dilekleri yerine getirilirdi.
Özellikle akşam saatlerinde,mesai bitimi ve okullar dağılımında dolmuş duraklarında uzun kuyruklar oluşurdu.Yağmurd ıslanmak,soğukta üşümek bedavaydı.
HEY gidi günler…
Yine de güzeldiler..Fotoğraf Grup arşivimizden …Muzaffer Özen den alıntıdır. Sabri Gül