Müzik gazeteciliği nereye gidiyor sorusunu soranlara, müzik nereye gidiyor sorusuyla karşılık veriyorum.
Geçen hafta NME’ye bakı-yordum. Günümüzde bu, Twitter’da NME’nin hesabına girip parmağımla timeline’da aşağı doğru iniyordum demek. Şu haberi gördüm: “Kendrick Lamar – Nike işbirliğinden ilk kareler internete düştü.”
Elbette burada müzikten bahsedilmiyor. Ayakkabıdan bahsediliyor. Rapçi Kendrick Lamar Nike’la anlaşmış, adına bir ayakkabı yapılmış. Görselde beyaz, apartman gibi gayet tipsiz bir spor ayakkabı görülmekte. Haber şöyle devam ediyor: “Kendrick Lamar’ın Nike’la yeni iş birliği olan, pek yakında piyasaya çıkacak Nike React Element 55’in ilk kareleri internete düştü. Lamar sosyal medya hesabına ayakkabının resimlerini koyup ardından hemen kaldırarak ayakkabı hakkında hayranlarına bir ön bilgi vermiş oldu.”
Bir insan 2020’ye bir ay kala müziğin geldiği durumu anlamak istese tonlarca sayfa rapor, bir sürü video ve sunum izlemek yerine işte şu haberi okuyarak duruma hakim olabilir. Müzik, kapital, sosyal medya ne ararsanız var bu haberde.
Ayakkabı
berbat görünüyor. “The Party” filminde Peter Sellers’ın yaptığı gibi
ayağınızın üzerine beyaz bir A4 kağıt koysanız çok daha şık duracağı
kesin.
Ama bütün bunlar elbette benim kişisel zevkim ve konuyla alakasız.
Burada ayakkabının tipinden daha ürpertici olan müziğin ve müzik gazeteciliğinin geldiği yer. NME yayın hayatına 1952 yılında başlamış, alternatif kültürün sesi olarak ‘70’lerden itibaren sesini yükseltmiş, ‘80’lerde büyük başarı kazanmış ve çok satan bir müzik dergisi olmuş önemli bir yayın. Bir misyonu vardı. 2000’lerde her dergi gibi krize girdi. Önce ücretsiz yayınlanmaya başladı, ardından bu iş modeli tutmayınca 2017’de önce kağıt baskısını sonlandırdı ve web’de yayın hayatına devam etti. Tabii buna artık yayın, bu hayata da hayat denirse.
Bugün müzik dergileri her zamankinden daha az müzikle ilgili. Müzik de zaten artık müzikle pek ilgili değil. Müzik kuru bir reyting yarışına, ve bu yarışı destekleyen pek çok ekonomik aktör arasındaki ilişkiler bütününe dönüşmüş durumda. Sanmayın ki iyi müzik artık çıkmıyor demeye çalışıyorum. Ya da nerede o eski güzel şarkılar falan demekteyim. Elbette çağın halini anlatan, zamandan mekandan bağımsız insanı anlatan ve bunu büyük bir derinlikle ve yepyeni buluşlarla yapan müzikler, müzisyenler var. Ama genel görünüme bakınca insan ciddi bir devrim gerektiğini düşünüyor. Müzikte devrim lazım. Ama bu devrim ve kırılma biz günümüz tüketim kültüründen kafayı kaldırmadıkça imkansız.
Yazının devamını okumak için tıklayın