Ezgi Sivrikaya
Nâzım Hikmet, 120. doğum gününde Nebil Özgentürk yönetmenliğindeki belgeselle anıldı. Özgentürk, “Nâzım’ın yaşadıkları, bir hayat öyküsü olarak çok büyük bir coşku veriyor bana” dedi.
Nâzım Hikmet, 120. doğum gününde özel bir belgeselle anıldı. Yapımcılığını Nâzım Hikmet Sanat Vakfı ve Bir Yudum İnsan Film’in üstlendiği “Nâzım 120 Yaşında” adlı belgeselin yönetmen koltuğunda Nebil Özgentürk yer alıyor.
Belgeselin görüntü yönetmenliğini Tufan Kılınç, sanat yönetmenliğini Devrim Ö. Ünal üstlenirken, kostüm tasarımını Baran Uğurlu, belgesel filmin genel koordinatörlüğünü Zeynep Erpamir, editörlüğünü Volkan Evcim ve Murat Karakuş, danışmanlığını ise Nuriye Ural Akman ve Melda Davran yapıyor. Çekimleri son olarak Moskova’da tamamlanan belgeselde Nâzım Hikmet’i oyuncu Şahin Sancak canlandırıyor. Sancak’ı Nâzım Hikmet’e Türkiye’nin önemli profesyonel makyaj sanatçılarından biri olan Derya Ergün dönüştürdü.
Gazeteci, yazar ve yönetmen Nebil Özgentürk’le “Nâzım 120 Yaşında”yı ve Nâzım Hikmet’i konuştuk.
‘O ACI GÜNLERİ, NÂZIM’A YAPILAN HAKSIZLIKLARI HATIRLAYALIM İSTEDİM’
Belgeselden kısaca bahsedebilir misiniz? Çalışma için nasıl bir fikirle yola çıktınız, proje nasıl şekillendi?
Nâzım Hikmet Kültür ve Sanat Vakfı’na teşekkür ediyorum. Bana güzel bir öneriyle geldiler ve hem vakfın 30. yıl dönümü hem de Nâzım Hikmet’in doğum gününün 120. yılı, bir belgesel için kolları sıvayalım dediler.
Benim gibi bir insana Nâzım denilince heyecan basıyor. Ben aslında 25 yılı aşkın kariyerimde Nâzım’la ilgili ilk formatlar da dahil birçok belgesel yaptım. Hiç unutmuyorum, 1997 yılında Nâzım’ın şiirlerinden hayatını anlatmıştık. Ana haberler yayınlamıştı, beni çok mutlu etmişti. Ancak aradan geçti 25 yıl… Bir hekim, mühendis, yol işçisi gibi bizim de tecrübelerimiz artıyor hayata dair. Benim belgesele başladığım gün doğmamış insanlar şimdi 25 yaşında. Bu yüzden de hem yeni kuşakların benim gözümden, yaptığım belgesele bakıp Nâzım’ı anlamalarını istedim hem de hepimiz unutuyoruz, balık hafızası var hayatlarımızda malum. Öyle bir hikâye anlatalım ki tekrar bir daha hatırlayalım o acı günleri, Nâzım’a yapılan haksızlıkları istedim. Bunları düşündüğüm zaman dostlarımla, çalışma arkadaşlarımızla oturup önce bir format kurduk.
Böylece Nâzım’a, 120. yaşına yakışan, doğum gününü hissettiren, biraz da vakfın emeklerini hatırlatan bir belgeseli sözümüzü tuttuğumuz gibi yapmaya çalıştık. Belgesel ilk olarak 15 Ocak Cumartesi akşamı İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu ev sahipliğinde Cemal Reşit Rey Konser Salonu’nda gösterildi. Alkışlardan anlıyoruz ki sınıfı geçtik.
‘NÂZIM HİKMET ÖLENE KADAR COŞKUSUNU, HEYECANINI YİTİRMEDİ’
Daha önce de Nâzım Hikmet hakkında birçok belgesel çektiniz. Nâzım Hikmet, sizin için ne ifade ediyor?
Sadece bir şair değil, bir düşünce adamı da olan Nâzım Hikmet, konforlu bir aile yapısından geliyor, burjuva ve aristokrat kökenli bir ailenin çocuğu. Buna rağmen kendi konforunu terk edip kardeşlik, insan hakları için çaba sarf eden bir adam. Bunca acı çekmesine rağmen yolundan dönmüyor ve insana, memleketine yakın olmaya devam ediyor.
Nâzım’ın yaşadıkları, bir hayat öyküsü olarak gerçekten çok büyük bir coşku veriyor bana. İnsan hem ibret almalı hem ders almalı. Benim için Nâzım, şiirlerinin ve hitabetlerinin yanı sıra bir roman tadında büyük bir hayat öyküsü oluşturan, mücadele azmi çok coşkulu bir adam. Ölene kadar coşkusunu, cesaretini yitirmedi ve hepimizin ders alması gereken yanını hep korudu. Dünyaya en büyük şiirleri armağan etmiş, memleketin en büyük şiirlerini oluşturmuş. Kurtuluş Savaşı destanımızı, bu ülkenin kurtuluşuna dair en güzel dizelerini yazmış. Beni heyecanlandıran Nâzım o.
Yazının devamını okumak için tıklayın