Nedret Gürcan’a Edebiyatçı Mektupları

Edebiyat ve karikatür tarihinin yorulmaz işçisi, ‘merak’ denen kurda hakkını veren, sabırla olmazları olur yapan Turgut Çeviker’in hazırladığı Nedret Gürcan’a Edebiyatçı Mektupları kitabı üzerine bir yazı.

“Saklamak erdemdir.” Hele ki edebiyat dünyası için çok kıymetli bir meziyettir. Okuduğumuz çoğu kitabın altında saklamayı, muhafaza etmeyi bilenlerin sessiz imzası var. Belki otuz yıl öncesine kadar en yaygın iletişim aracımız, mektuplardı. Mektupların, kapalı, mühürlü halleri ile kartpostallara göre daha mahrem ve konuşkan, hatta merak uyandıran bir edası var.

Size çok taze, bin bir emekle yayınlanmış Nedret Gürcan’a Edebiyatçı Mektupları kitabından söz edeyim de şiire ve şairlere, saklayanlara hürmetimiz artsın.

Bu kitap, edebiyat ve karikatür tarihinin yorulmaz işçisi, ‘merak’ denen kurda hakkını veren, sabırla olmazları olur yapan Turgut Çeviker’in elinden çıkmış. Mektup edebiyatı ve posta kültürü dergisi Posta Kutusu’nun da yaratıcısı olan Çeviker’e bu mektupların ulaşmasına şaşmamalı… Posta Kutusu’nu çıkarırken Tarık Dursun K, bu mektup hazinesinden söz etmiş.

Nedret Gürcan; Dinarlı bir şair ve işadamı. Dinar gibi küçük bir Ege kasabasında, 1950’lilerde bir dergi yayınlıyor adı: Şairler Yaprağı. Küçük bir el pedalı, bir kasaba matbaası, huysuz bir usta ve sayfa sayfa basılan dergi… Ailesinin un fabrikasında çalışmak zorunda olan genç bir şair. İki yılı aşan bir zamanda, 30 sayıdan fazla yayınlanıyor, Şairler Yaprağı. Günün usta şairleri kadar pek çok genç şairin de ilk dizeleri orada yer buluyor. Şiir ve edebiyat tartışmaları da her sayıda sürüyor. Bu süreçte Nedret Gürcan şairler, gazeteciler, yazarlar, yayıncılarla yazışıyor. Dinar’dan Milliyet’e yazı dizileri hazırlıyor, birkaç gazetenin yerel muhabirliğini yapıyor. Bir kültür insanı olarak, dönemin en önemli iletişim aracı olan bu mektupları saklıyor. O yıllarda şairler birbirlerini mektuplarla tanıyor, sonra seyahatler, ziyaretlerle yüz yüze tanışıyorlar. Çoğunun yolu bir şekilde Dinar’a düşüyor. Gürcan’a gönderilen mektuplar daha çok “merkez” kentlerden, bu kitap aynı zamanda edebiyatımızdaki “merkez-taşra” ilişkisi üzerine de önemli bir belge.

Bu kitabı ve mektupları saklayan Nedret Gürcan’ı daha iyi tanımak için, Benim Sevgili Taşram adındaki anılarını da okudum. Bir dönem adı Dinar ile o kadar özdeşleşmiş ki, üzerinde sadece “şair-dinar” yazan bir mektup bile dolaşıp ona ulaşmış. Kitapta Ahmed Arif’in, özellikle Diyarbakır’dan –işkence sonrası rehabilitasyon döneminde– yazdığı mektuplar insanın içine işliyor.

http://www.artfulliving.com.tr/edebiyat/nedret-gurcana-edebiyatci-mektuplari-i-11357