Nereye gitti bütün çiçekler /18 Şubat Büyükşehir Belediye Salonunda 18:00

Tam 140 ülkede 40’tan fazla dile çevrilmiş olan “Vajina Monologları” adlı oyunuyla tanınan ve sevilen, oyun yazarı ve aktivist Eve Ensler’in ikibinlerin başında yazdığı “Necessary Targets” adlı oyununu “Nereye Gitti Bütün Çiçekler?” adıyla yorumlamış başarılı oyuncu/yönetmen Tuğrul Tülek…

Burak Nöral

Tam 140 ülkede 40’tan fazla dile çevrilmiş olan “Vajina Monologları” adlı oyunuyla tanınan ve sevilen, oyun yazarı ve aktivist Eve Ensler’in ikibinlerin başında yazdığı “Necessary Targets” adlı oyununu “Nereye Gitti Bütün Çiçekler?” adıyla yorumlamış başarılı oyuncu/yönetmen Tuğrul Tülek…

Geçtiğimiz günlerde prömiyeri yapılan oyunun her dakikasını içimiz cız ederek izledik. Ensler’in metni Bosna savaşının ardından bir mülteci kampında kalan kadınlara yardımcı olmak için gelen Amerikalı bir kadın terapistin hikayesini anlatıyor. Kamptaki ruhen yaralı beş kadına terapi yapmaya gelen titiz ve hijyen takıntılı Dr. Stephens zor geçen birkaç günün ardından kadınların herbirinin hikayesini dinledikçe kendi mutsuzluğunun devede kulak kaldığını öğrenecektir. Hatta onların hikayeleri kendi bastırılmışlığını da su yüzüne çıkarır giderek.

Evlerinden, hayatlarından, kocalarından, çocuklarından olan ama yine de bu eksik hayatlarına bir şekilde tutunmaya çalışan kadınlar onu etkiler ve belli ki 10 günlük vazifesinden sonra bambaşka bir insan olarak hayatına devam edecektir artık. Kampta yer alan bir diğer araştırmacı kadının, Melissa’nın da bu kadınların mutsuzluğundan beslenmesine tepki
gösterecektir hatta. İkisinin arasındaki bu sürtüşmeden de büyük bir çelişki çıkar ortaya: yaşadıkları acıları onlara anlattırmak onları iyileştirecek midir gerçekten? Ya da bu acıların en ince detaylarına kadar bir kitapta toplanması dünyada başka kadınların yaşayacaklarına engel olabilecek midir? Yoksa bu sadece onları dinleyenlerin ya da onların yaşadıklarını öğrenenlerin vicdanlarını mı rahatlatacaktır sadece?

tiyatro1

Tuğrul Tülek’in, orijinali Bosna’da geçen oyunu ülkesizleştirmesi ve zamansızlaştırması doğru bir seçim. Sonuçta dünyanın her yerinde her zaman yaşanmakta olan acı olaylar bunlar. Yönetmenin Ensler’in metnine ne kadar sadık kaldığını bilmiyoruz ama ortaya çıkan eserin hedefi tam ortasından vurduğu da bir gerçek. Yalnız, 75-80 dakika süren bu tek perdelik oyun, Dr. Stephens’ın kampta geçirdiği günlerin ve yaşadığı değişimin biraz hızlı geliştiği hissini yaratmıyor değil yine de. Ama daha uzun olsa bu sefer de seyircisine boğucu bir tecrübe de yaşatabilir. Çünkü bu kadınların her birinin hikayesi ayrı notalara basam oldukça dokunaklı hikayeler.

tiyatro2

Semih Saltos’un tasarladığı pratik tek mekan, bütün oyunu başarıyla taşıyor, her bir santimetrekaresi yedi kadın oyuncu tarafından kullanılıyor. Oyun boyunca şarkılar söyleyen kadınların her biri müzikal performanslarıyla da göz doldururken oyuna başından sonuna dek eşlik eden anonim savaş karşıtı bu şarkıları gitarıyla birlikte başlatan Goncagül Sunar zaten rol aldığı pek çok dizi ve filmde oyunculuğuyla göz dolduruyordu. Oyuncu, müzisyen yönünü de sergileme fırsatı bulmuş böylece. Sunar’ın Jelena karakteri gitarıyla ve sık sık kocasıyla yaşadığı aşktan bahsetmesiyle grubun en ‘umutlu’ üyesi olabilmiş.

Ödüllü genç oyuncu Ece Yüksel, savaşın en vahşi yüzüyle karşılaşmış ve bebeğini kurban vermiş Seada’yı; Hale Akınlı çiftliğini ve çok sevdiği hayvanlarını kaybettiği için bir türlü normale dönemeyen Azra’yı; Melisa Doğu her şeye rağmen pozitif enerjisi ve espritüelliğiyle hayata tutunmaya çalışan Nuna’yı ve Feri Baycu Güler de savaştan önce çok sevdiği mesleği doktorluğu kaybettiği için içlerindeki en kızgın kadın olan Zlata’yı oldukça içselleştirerek canlandırıyorlar. Kadınların hikayelerinden ve fotoğraflarından faydalanarak kendi kitabını tamamlamaya çalışan Melissa rolünde de dinamik bir performans sergileyen Gözde Kansu’yu izliyoruz.

tiyatro3

Tabi ki bu birbirinden yaralı kadınların arasına girerken kendisine eşlik ettiğimiz Dr. Stephens rolündeki Şenay Gürler’den bahsetmeli tam burada… Özellikle güzel sesini, rahat beden diline ustalıkla uyumlandıran Gürler, “Nereye Gitti Bütün Çiçekler?”de seyirciyi de temsil ediyor sahnenin tam ortasında. Karakterinin yaşadığı şaşkınlığa, üzüntüye ve yakaladığı empati duygusuna bizi de ortak etmeyi başarıyor tecrübeli oyuncu.

http://www.sozcu.com.tr/hayatim/kultur-sanat-haberleri/tiyatro-elestiri-nereye-gitti-butun-cicekler/