İllüstrasyon: Sefa Sofuoğlu
80’li yılların başlarında Sular mevkii Adanalıların sosyalleşme, piyasa yapma, gezme, eğlenme merkezi olmuştu.
Bahar, Köşk, Sular, Gar gibi yazlık sinemalar… Dergah, Koru, Martı gibi dönemin popüler tavernaları… Şadırvan, Gümüş At (eski Koru), Aşiyan, Hasır gibi biracılar… Uğur Paça gibi çorbacılar… Restoranlar, çay bahçeleri… Haşim Kardeş’in Nefis Böreği (tablacı)…
Yaz aylarında, akşamın erken saatlerinde belediye arazözü yolları sular, tüm Adana Sular’a akın eder, Kasım Gülek kavşağından Gar’a kadar “iğne atsan yere düşmez” bir kalabalık oluşurdu.
Özellikle de Adana Demirspor ile Gar arası… O kadar kalabalık olurdu ki, trafik caddeyi araç trafiğine kapatır, tamamıyla insanların kullanımına bırakırdı.
Adana’nın her kesiminden olsa da özellikle orta ve alt kesimden; kadın erkek, yaşlı genç, hatta ergenlerin keyif merkezi olmuştu Sular…
Her biracıda olsa da özellikle Şadırvan’da oturan gençler arasında bir akım başlamıştı.
İş güç sahibi insanlar da oradaydı, öğrenciler de, sanayideki çıraklar ve kalfalar da, tarlada çalışan ırgat da!..
O günlerde bölgede çok fazla biracı olsa da, en popüler olanı Şadırvan’dı. Geniş bahçesi neredeyse güneş batmadan dolmaya başlar, gecenin geç saatlerine kadar kalabalık eksik olmazdı.
Her biracıda olsa da özellikle Şadırvan’da oturan gençler arasında bir akım başlamıştı.
Gençler içtikleri biraların boş şişeleri ile masanın üzerine çeşitli şekillerde dizer, kimisi kule yapar, kimisi çeşitli harfler, semboller oluştururdu.
Her masanın üzerinde ben diyeyim 20-25, siz deyin 30-40 boş şişe kuleleri yükseldiği olurdu.
Bugün, pub’larda, biracılarda, restoranlarda sıradan bir biranın 50-100 lira arası fiyatlarla satıldığını görünce aklıma o günler geliyor.
Düşünüyorum da… Gençler bugün öyle bira kuleleri yapmaya kalksalar, her kule en az 2-3 bin liraya mal olur.
O zamanlar sanayide kaportacıda, oto tamircisinde çalışan birkaç gencin ya da öğrencinin rahatlıkla yaptığı bu kuleleri şimdi iş güç sahibi insanlar bile kurmakta güçlük çeker; hatta kuramaz!
Çok değil, bundan 10-15 yıl önce 2-3 bin liraya mısmıl bir arabanın alınabildiğini de hatırlayınca, insan “Vay arkadaş!”diyor, “Nerdeeen nereye?!..”
* İllüstrasyon: Sefa Sofuoğlu