Aydınlığı vardır hayatın ve de karanlığı… Işığın sonsuz renk skalasından kotardığımız çeşniyle en coşkulu kompozisyonlarımızı kurmaya çalışırken, bazen genişçe bir siyah lekenin ucunda bitiriveririz resmimizi.
Evrensel, küresel veya yerel… Çoğalttığımız her sanatsal ürüne, bizi biz yapan ben’leri o’nlarla birlikte ekleriz.
Siyah ve beyaz arasındaki her nüans hepimiziz… Sadece bilmeyi, bilinmeyi bekleriz.
…
1979 yılında Ankara’nın Elmadağ ilçesinde doğmuş Özlem Ellialtı… Lise öğrenimini tamamlayana kadar memleketinde yaşamış. Niğde Üniversitesi Eğitim Fakültesi’nden başarıyla mezun olduktan sonra, Van’ın Gevaş ilçesinde sınıf öğretmeni olarak meslek hayatına başlamış. Bu yörede 2 yıl görev yaptıktan sonra, ailevi koşullar gerekçesiyle, Adana’nın Ceyhan ilçesindeki bir okula atanmış. Şu an Ceyhan’da yaşıyor ressamımız… Sınıf öğretmeni olarak yeni nesillere ders vermeye devam ediyor.
Yanı sıra, mutlu bir evlilik hayatı var Ellialtı’nın… Yuvasını paylaştığı eşi Duran Ellialtı ve evladı Ünal’sa, hayatının ışıltıları arasındaki en sıcak renkler olarak titreşiyor ona.
HAYATIN ÖTEKİ RENGİ
Üniversite öğrenimi gördüğü yıllarda, yan alan olarak resim öğretmenliği eğitimi almış Ressam Özlem Ellialtı… Böylece çocukluk çağlarında yeşeren resim sevgisini, edindiği teknik ve kavramsal bilgilerle beslemiş, büyütmüş.
Sanata ve meslek hayatına dair yaklaşımlarını, görüşlerini şu sözleriyle özetliyor ressamımız:
“Son birkaç yıldır, ciddi olarak resimler yapmaktayım. Resimlerimde duygunun hâkimiyeti için uğraşıyorum. Kalbimden gelen çığlığı, fırça ile tuvale aktarmaya çalışıyorum… Mesleğim gereği çocuklarla iç içeyim. Her çocuğun çok iyi bir eğitim alması gerektiğinin bilincinde bir insan ve eğitimciyim. Yetiştirdiğim çocuklara, bilgi ve birikimimi son damlasına kadar vermeyi amaç edinmişimdir… Engelliler ve yaşlılar ile ilgili sosyal projelerde, insana dair işlerde görev almayı seviyorum. Ellerim ve gücüm kadar, yapabildiklerim kadar destek olmaya çalışıyorum… Portre çalışmaları ilgi alanım. Tuvali elime aldığımda, kalemle hiçbir çizgi çizmeden gözlerden başlayarak çeşitli incelikteki fırçalar ile çalışmaya başlar ve ilerlerim… Yaşanmışlıklar ve yaşlı insanlar ilgimi çekiyor. Toplumca değer verilen kişiler, resimsel konularım olabiliyor; ya da sıradan insanlar… Açmayı planladığım resim sergilerimde de yine öncelik duygularda. Kalbimden gelen ve bana resimlerimde yol gösteren çığlığın yankılanması, dönüp daha kuvvetli olarak bende yer almasıdır. İlk olarak, Adana ve çeşitli illerdeki huzurevlerinde sergiler açmayı planlıyorum. Sonra, cezaevlerine yönelik çalışmalarım olacak.”
…
Hayat, siyahla beyaz arasında boyanır gider… İçinden seçeceğimiz renklerle çizeceğimiz resimlerse, sanatın/sanatseverin yüreğinde çerçevelenir.